DOLAR 32,5254 % -0.06
EURO 34,9835 % 0.39
STERLIN 40,8173 % 0.58
FRANG 35,6365 % 0.2
ALTIN 2.433,58 % 0,43
BITCOIN 63.911,61 -3.965

Korkulu rüya!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Korkulu rüya!
0
      4 Şubat Dünya Kanser günü. Evet değerli okurlarım; çağımızın en baş belası sinsi hastalığı Kanser, 21. yüzyılın korkulu rüyası… Her gün yeni birilerini, sevdiklerimizi aramızdan ayıran gizli düşman Öyle ki; günümüzde adeta nezle veya grip kadar yaygın duruma gelen bu gizli düşmanı, her ev veya aile’de görmek mümkün. Her gün onlarca kişiyi yaşamdan koparan sinsi hastalık kanser dünya’daki ölüm nedenlerinde kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada. Her yıl 8.8 milyon kişinin kanser nedeniyle yaşamını kaybettiği belirtiliyor. Sigara, alkol, stres, düzensiz beslenme, doğal olmayan gıdalar, bilişim cihazlarının yaydığı radyasyon, çevre kirliliği ve genetik faktörler kanserin başlıca nedenleri arasında sayılıyor. Üstelik kanser türleri yaş ayrımı da yapmıyor. Dikkat etmemiz gereken her virajlarda sakin geçiş yapmak ve lambaları takip ederek kırmızıya yakalanmamaya çalışmak. Gün geçtikçe yaygınlaşmasına karşı, gelişen tıp teknolojisi, yeni tedavi yöntemleri ve erken tanı sayesinde birçok kanser türü tedavi edilerek, kontrol altına alınabiliyor. Kanserden kurtulanlar ise yeni hayat adını verdikleri yaşamlarını mutlu bir şekilde sürdürebiliyorlar. Kansere karşı artık her zamankinden daha uyumlu ve koordineli bir mücadeleye ihtiyaç vardır. Peki, nasıl besleniyor vücudumuzu nasıl sarıyor bu gizli düşman?
                                Kanser nasıl oluşur? Sağlık dergilerinden araştırmalarımıza göre;
      Vücudumuzda kontrolsüz olarak büyüyen kötü huylu tümörlere kanser denir. Kanserler iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere iki kısma ayrılır. Kötü huylu tümörler başka dokulara ve organlara yayılma (Metastaz) özelliği gösterirler. Kanser, hücrelerde DNA’nın hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalmasıdır. Günde vücudumuzda (DNA’da) yaklaşık 10.000 mutasyon olmasına rağmen immün sistemimiz her milisaniye vücudumuzu tarar ve kanserli hücreleri yok eder. Sağlıklı vücut hücreleri bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan dokuların onarılması amacıyla bu yeteneklerini kullanırlar. Fakat bu yetenekleri de sınırlıdır. Sonsuz bölünemezler. Her hücrenin hayatı boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücre ne zaman ve nerede bölünebileceğini bilme yeteneğine sahiptir. Buna karşın kanser hücreleri, bu bilinci kaybeder, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Kanser hücreleri toplanarak urları (tümörleri) oluştururlar, tümörler normal dokuları sıkıştırabilirler, içine sızabilirler ya da tahrip edebilirler. Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan ya da lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine gidebilirler. Gittikleri yerlerde tümör kolonileri oluşturur ve büyümeye devam ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine yayılması olayına metastaz adı verilir.
Kanserler oluşmaya başladıkları organ ve mikroskop altındaki görünüşlerine göre sınıflandırılırlar. Farklı tipteki kanserler, farklı hızlarda büyürler, farklı yayılma biçimleri gösterirler ve farklı tedavilere cevap verirler. Bu nedenle kanser hastalarının tedavisinde, var olan kanser türüne göre farklı tedaviler uygulanır. Her kanser aynı yapıya sahip değildir.
        Vücutta mutasyona uğrayan hücrelerin ancak çok küçük bir kısmı kansere yol açar. Bunun birçok nedeni vardır: mutasyon gösteren hücrelerin yaşama kabiliyetleri normal hücrelere göre daha azdır. Bu yüzden ölürler. Mutasyon gösteren hücrelerin pek çoğunda bile hâlâ aşırı büyümeyi önleyen normal geri dönüm kontrol düzeneği(“Tümör baskılayıcı genler”) bulunur. Bu yüzden hayatta kalabilen mutant hücrelerin çok azı kanserli hücreye dönüşür. Sıklıkla, kanser potansiyeli taşıyan bu hücreler büyüyüp kanser oluşturmadan önce vücudun bağışıklık sistemi tarafından yok edilirler.
Bu olay şöyle açıklanmaktadır:
         Mutant hücrelerin çoğu, değişikliğe uğramış genleri nedeniyle kendi içlerinde anormal protein oluştururlar. Bu anormal proteinler vücudun bağışıklık sistemini uyararak antikor yapımına veya kanserli hücreye karşı duyarlılık kazanmış lenfositlerin oluşmasına neden olarak kanserli hücrenin yok edilmesini sağlarlar. ( Bu olayı destekleyen bir gerçek de organ trasnplantasyonu nedeniyle immünsupresif tedavi gören hastalarda kanser riskinin beş kat artmasıdır.
       Bağışıklık sisteminin etkinliğini bozan durumlar kanseri hazırlayıcı etmenler (predispozan) olarak bilinir. Bağışıklık sistemi tarafından yok edilmemiş olan bu hücreler kontrolsüz biçimde üreyerek bulundukları dokuyu işgal ederler. Sadece o dokuyla sınırlı kalmayıp komşu dokulara da yayılırlar (invazyon). Kan ve lenf dolaşımı yoluyla vücudun ilgisiz bölgelerine de taşınabilirler (metastaz).
Kanser başlangıcı olan alanda en önemli özellik, kitlenin çevre dokulara girift, yapışık olmasıdır. İyi huylu (benign) tümörler genellikle sınırları belirgin kitlelerdir. Ancak kötü huylu (malign) tümörler, sınırları belirsiz ve çevre dokuya sıkıca yapışık halde bulunurlar. İlk evrelerde genellikle ağrısızdırlar.
         Kanser, oluştuğu yani köken aldığı dokuya göre adlandırılır.
         Kanser hücreleri; civarlarındaki dokulara ulaşarak, kan dolaşımı, lenf sistemi ya da vücut boşlukları ve yüzeyleri yollarıyla vücudun diğer taraflarına yayılırlar. Buna metastaz denir.
        Değerli okurlarım; sizler için kısaca kanser nasıl oluşur anlatmaya çalıştım araştırmamda sizlerle birlikte kendimde bilinçlenmiş oldum. Her zaman değindiğim eğitim burada da görev alıyor. Değinmek istediğim eğitim daima araştırma ve bilinçli olma kendini tanıma, uzmanlar diyor ki; kanserden korkma geç kalmaktan kork. Hepimizin içinde gizli bir katil var ve o uyuyan katilin ortaya çıkmamasını ya da hemen tespit edilip o katilin öldürülerek galip gelmeyi dilerim.
M.Mete KAÇAR

YORUM YAP