DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Kırım Tatarlarının Sürgünü: Bir Halkı Yok Etme Girişimi

Yayınlanma Tarihi : Google News
Kırım Tatarlarının Sürgünü: Bir Halkı Yok Etme Girişimi
0

Kırım Tatarlarının Sürgünü: Bir Halkı Yok Etme Girişimi

81 yıl önce, tarihin en karanlık sayfalarından biri yazıldı: Kırım Tatarlarının sürgünü.
Ancak bu, yalnızca bir “sürgün” değil, bir halkı yok etmeye yönelik bilinçli bir girişimdi.
 
Sovyetler Birliği, Kırım Tatarlarını Nazilerle işbirliği yapmakla suçlayarak 18-20 Mayıs 1944 tarihleri arasında, binlercesini hayvan vagonlarına doldurup başta Özbekistan olmak üzere Orta Asya’nın uzak bölgelerine sürdü.
 
Bu zulmün üzerinden 81 yıl geçmesine rağmen, Kırım Tatarlarının yüreğindeki yara hâlâ kanıyor, hâlâ sızlıyor…
 
Sürgün sabahı, Tatarlar yataklarından kaldırıldı.
Her aileye sadece 15-20 dakika içinde toparlanmaları ve en fazla 500 kilo eşya almalarına izin verildi.
 
Ancak bu hakkı dahi kullanmalarına fırsat tanınmadı.
İnsanlar birer yük gibi kamyonlarla tren istasyonlarına taşındı.
70 trenle doğuya sürüldüler.
Bu yolculukta çoğu çocuk ve yaşlı olmak üzere 8 bin insan yaşamını yitirdi.
Ölüm nedenleri arasında susuzluk, tifüs, sıtma, dizanteri ve sarı humma gibi hastalıklar başı çekiyordu.
 
Sürgün edilenlerin çoğu Özbekistan’a, bir kısmı ise Kazakistan, Tacikistan, Ural Dağları çevresi ve Kostroma bölgesine yerleştirildi.
 
1948’de Sovyet yönetimi, Kırım Tatarlarını “ömür boyu yerleşimci” ilan etti.
1957’ye kadar dillerini konuşmaları, kültürlerini yaşatmaları ve kimliklerini ifade etmeleri yasaklandı.
 
Oysa 1920’lerde Kırım Tatarları; gazeteleri, eğitim kurumları, müzeleri, kütüphaneleri ve tiyatrolarıyla gelişen bir kültürel varlık göstermişti.
 
Ancak 1930’lardan itibaren Sovyet baskısı arttı, önce kuzeydeki Tatarlar sürgüne gönderildi, ardından 1932-33 yıllarında büyük kıtlık yaşandı.
 
Yine de Tatarlar yılmadı.
1950’li ve 60’lı yıllarda Özbekistan şehirlerinde protestolar düzenleyerek vatanlarına dönmek için mücadele ettiler.
 
Bu çaba, ancak 1989 yılında meyvesini verdi ve Tatarların Kırım’a dönüşü başladı.
 
Ne yazık ki çile bitmedi…
2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhakıyla Tatarlar yeniden baskı altına alındı.
Bir kısmı tekrar göç etmek zorunda kaldı.
 
2016’da Eurovision Şarkı Yarışması’nda Ukrayna’yı temsil eden Cemile, seslendirdiği şarkısıyla bu acıyı dünyaya duyurdu.
 
Ne var ki, uluslararası belgelerde bu büyük trajedi hâlâ “sürgün” olarak geçmekte, oysa bu açıkça bir soykırımdır.
 
Unutmadık, unutmayacağız…
Kırım Tatarlarının sesi, yarası ve mücadelesi insanlığın vicdanında yer bulana kadar bu tarih yazılmaya devam edecek.
 
Biz;
Antalya Bakıma Muhtaç Çocuk ve Gençleri Koruma Derneği,
Anadolu Yörük Türkmen ve Sivil Toplum Kuruluşları Güç Birliği Platformu,
Gençder Uluslararası Gençlik Kültür ve Sanat Derneği,
Teke Yöresi  Yörük Türkmen Federasyonu,
UTEF – Uluslararası Tüm Engelliler, Yaşlılar, Kimsesizler Federasyonu,
7K Kadın Girişim, Üretim ve İşletme Kooperatifi,
Teke Yöresi Avşar Yörükleri Derneği, dernekleri olarak da;

Dün de Bugün de, vatanlarından koparılan, hayvan vagonlarına doldurularak binlerce kilometre öteye sürgüne gönderilen Kırım Tatar Türklerinin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Bir milletin hafızasından silinmeye çalışılan bir yurt, bir kimlik, bir tarih vardır…

Ama, silemediler, unutturamadılar, unutturamayacaklar da…

18 Mayıs Kırım Tatar Sürgünü’nün yıl dönümünde: Sürgün bir insanlık suçudur.

Dünya bir kere daha bilsin ki, Kırım Türk’tür, Türk kalacak!

                                                     Dilber KÖSE

 
 

YORUM YAP