104. Yıl Önce 26 Ağustos: Türk Tarihinin Altın Sayfası
26 Ağustos, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir.
1071’de Sultan Alparslan ve kahraman ordusu, Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapılarını yeniden Türk'lere açarak bu toprakları bizlere tekrar ebedi yurt kılmıştır.
Aradan asırlar geçtikten sonra, aynı gün yani 26 Ağustos 1922’de bu kez Büyük Taarruz başlamış, Türk milleti işgalci emperyalistleri Anadolu’dan söküp atmak için destansı bir mücadeleye girişmiştir.
Şuhut’tan İzmir’e uzanan bu büyük yürüyüş, yalnızca bir askeri zafer değil; milletimizin yeniden dirilişi, kurtuluş ruhunun zaferle taçlanışı olmuştur.
Tarih, yalnızca kitaplarda kalan eski hikâyeler değildir.
Bizler için tarih, şanlı geçmişimizin altın harflerle yazılmış sayfalarıdır.
Her 26 Ağustos’ta Malazgirt’teki fetih ruhunu, Büyük Taarruz’daki kahramanlık destanını yeniden yaşıyor, yeniden hissediyoruz.
Türk milleti, büyük bir millettir.
Bu millet en zor şartlarda dahi küllerinden doğmayı, yeniden ayağa kalkmayı başarmış yüce bir millettir.
104. yıl önce, 1922’de, imkânsızlıklar içinde büyük bir kurtuluş mücadelesi verildi: İmparatorluk dağılmış, ülke yokluk içinde, dört bir yanı ateş çemberi, içeride nifak tohumları ekilmiş, dışarıda emperyalistler, Anadolu’nun paylaşımı için planlar yapılmış.
Aç leş kargaları gibi, “Hasta Adam” dedikleri bu milleti tarihten silmek istiyorlardı.
Ama bilmedikleri, Türk milleti tek yumruk olur, oldu da, hem de tepelerine balyoz oldu.
Omuz omuza, yan yana durdu ve tarih sahnesine bir kez daha muzaffer çıktı.
Bu şanlı geçmişimizden, yaşadığımız acılardan ve kazandığımız zaferlerden çıkaracağımız en büyük ders; Türk milletinin emperyalistlere asla boyun eğmeyeceği, asla pabuç bırakmayacağıdır.
Türk milletinin en büyük özelliği; zor zamanlarda birleşmeyi, bütünleşmeyi ve tek yumruk olmayı başarmasıdır.
İşte bu dayanışma ruhu, düşmanlarımızın rüyasını kâbusa çeviren en büyük gücümüzdür.
Bu millet yalnızca cesur değil, aynı zamanda fedakârdır.
Yeri gelir, yemez içmez, elindekini cepheye yollar.
Kundaktaki bebeğinin örtüsünü alır, cepheye giden merminin üzerine örter.
İşte bu fedakârlık, bu kahramanlık ruhu Türk milletine destanlar yazdırmıştır.
Türk milleti Allah’tan başka kimsenin önünde eğilmez.
Ne kadar büyük olursa olsun, hiçbir emperyalistin güçü karşısında boyun bükmez.
Ağustos ayı, işte bu nedenle zaferlerle dolu kutlu bir aydır.
30 Ağustos Zafer Bayramı, bu büyük milletin şahlanışının en güçlü nişanesidir.
Türk milleti, dünyanın neresinde zulüm varsa onu kendine yapılmış bilir.
Nerede zalim varsa karşısında dimdik durur, gücünü ortaya koyar.
Çünkü Türk milleti dünyaya örnek olmuş bir millettir.
Geçmişte İşte olduğu gibi, yine o gün de bugün de Anadolu toprakları bizim vatanımızdır. TÜRK 'e vatan olmuştur.
Ey Türk evladı!
Bil ki bu vatan; atalarının kanı ve canı pahasına sana emanet edilmiştir.
Bu vatan namustur, haysiyettir, şereftir!
Onu asla namussuzlara, şerefsizlere, işgalcilere bırakma!
Nice vatan evlatları, bu uğurda şehit oldu, kanını toprağa kattı.
Bugün de yarın da gerektiğinde bu millet aynı inançla canını vatan için vermeye devam edecektir.
Çünkü Türk milleti, Allah’tan başka hiçbir gücün önünde eğilmeyen bir millettir.
Allah bu aziz vatanı, bu kutlu toprakları ve bizleri korusun!
Göktürklerden bugüne, Sultan Alparslan’dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar bütün kahraman ecdadımızı, tabi ki 15 Temmuz şehit ve kahramanlarımızı da rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
Malazgirt ruhu da, Büyük Taarruz ruhu da bizlere daima güç verir...
Dünya döndükçe bu millet var olsun, bir olsun, güçlü yenilmez olsun.
Allah Türk’ü korusun, kollasın, daima muzaffer kılsın!
Dilber KÖSE