DOLAR 32,2053 % -0.22
EURO 35,1156 % -0.22
STERLIN 41,0337 % -0.05
FRANG 35,4067 % -0.62
ALTIN 2.500,70 % 1,40
BITCOIN 66.950,00 1.06

FEMİNİST GÜNCESİ

Yayınlanma Tarihi : Google News
FEMİNİST GÜNCESİ
0

Kökeni, tarihin tozlu sayfalarına dayanan “feminizm” kavramı, merak konusu olmaya devam ediyor. Ülkemizde çeşitli sebeplerle yanlış anlaşılan feminizm, aslında o kadar da korkulacak bir kavram değil. Ama bir şekilde ataerkil abiler, feminizmi bize “öcü” gibi servis ediyor, bizden de bunu, yememizi bekliyorlar. Önüme servis edilmiş bu yemeği yemek istemediğimden hemen kendime bir feminist abla bulup ataerkil abilere dersini vermek istedim.

Evet, bugünkü konuğum sevgili dostum, sosyolog-yazar Münevver Usta. Münevver, kendine “feminist” demekten hiç korkmuyor, hatta feminizmin bir gereklilik olduğunu savunuyor. Bakalım, onun menüsünde bugün neler varmış? Servis önemli sonuçta.

Hoş geldin Münevver.

Hoş bulduk İlker.

Bugünkü antremizde marine edilmiş “Ataerkil Abiler” var. Hayır tabii ki. Konumuz kanibalizm değil, feminizm. Ama o konuyu da bir ara istişare edebiliriz. Öyle güzel girdin ki konuya, “servis” diyerek. Toplumsal cinsiyet rolleri dayatmasını “servis” olarak aktarman, dahiyane bir fikirdi.

  • Teşekkür ederim. O zaman sorulara geçelim…
  • Münevver Usta kimdir?

Münevver Usta, öncellikle bir feministtir. Cümleye böyle başlayınca ideallerim hakkında fikirleri oluşuyor okurların. Eğitim hayatım, Türkiye ve Almanya arasında mekik dokuyarak geçti. Şu anda ise Georg-August Üniversitesi’nde doktora yapıyorum. Bölümü tahmin et bakalım!

  • Toplumsal Cinsiyet?

Bingo! Başka çaremiz var mı? Yoksa o servis tabağında bize sunulan rolleri nasıl değiştirebiliriz ki? Sonuçta önümüzde ataerkil abiler ve feminizmden korkan kitleler var.

  • Neden korkuyorlar feminizm kavramından? Feminizm neden bu tedirginliği yaratıyor?

Esasında feminizm, kadının siyasi ve sosyal olarak erkekle eşit seviyeye gelmesini hedefleyen bir ideoloji. Ancak senin o en başta bahsettiğin “ataerkil abiler” var ya! Ah o abiler! Bir kere kuyuya taşı atmışlar; feministler, erkek düşmanı, demişler. Toplumun bir kısmı da servis tabağı önüne gelince…

  • Yemişler!

Afiyetle hem de! Bir de hızı alamamış olacaklar ki bize çirkin, lezbiyen, famenazi, cadı gibi etiketlerle damgaladılar.

  • Açalım mı?

Hay hay! İşte tüm feministler, “çirkin”, diyorlar; fakat Hollywood’tan hanımlar destek çıkınca geri çekiliyorlar; “lezbiyen” diyorlar, -aramızda lezbiyenlerin de heteroseksüellerin de olduğunu fark edip susuyorlar; “femanazi” diyerek faşizme varan erkek düşmanlığı yaptığımızı öne sürüyorlar, sonra maskülenist söylemlerimize şahit olup yutkunuyorlar; bazen de “cadı” diyorlar. Ancak o hoşumuza gidiyor. Zira zamanında “cadı avı” başlığında birçok bilge kadını yakmışlardı. Haklılılar! Biz, onların yakamadığı cadıların torunlarıyız.

  • Madem tarihe girdik, tam sırası bu sorunun…. Tarihi açıdan feminizmin gelişiminde en büyük engeller nelerdir?

Ataerkil abiler diyeceğimi sanıyorsun, değil mi?

  • Demeyecek misin?

Hayır. Ataerkil abilerin her söylediğine inanan eğitimsiz kadınlar ve eğitimsiz erkekler en büyük engel. Bak, dikkat edersen dilleri bile cinsiyetçidir onların.

  • Ne gibi? Dilde cinsiyetçilik konusunu açar mısın? Şey gibi mi? Bayan değil, kadın gibi mi?

Artık o kadar küçük kalıyor ki “bay”dan türettikleri o “bayan” kelimesi… Atasözleri ya! Komilerin dağıttığı o atasözleri! “Kızını dövmeyen, dizini döver” gibi atasözleri! Oynuyorlar! Bilincimizle oynuyorlar! Bizi, manipüle ediyorlar!

  • Hatırladığım kadarıyla solun da engellerinden bahsediyordun. Biraz açar mısın bu konudaki düşüncelerini?

Ah İlker’ciğim! Yakacaksın sen beni! “Ataerkil abiler” sıktı galiba biraz da “solcu abiler” için mi konuşalım, dedin? Olur olur da onların da derdi biz değiliz ki. Bizi, kendi içlerine çekene kadar “yoldaş”, içlerine çektikten sonra, “yoluma taş” diyor çoğu. Kendi davaları için bizi benimsiyorlar, yoksa kadın haklarıyla ilgili spesifik bir sorunumuzu paylaştığımızda onlar da çirkinleşebiliyorlar.

  • Peki, hayatın Almanya ve Türkiye arasında mekik dokuyarak geçiyorken bir şey soracağım. Almanya’da durum nedir?

Türkiye’den çok farklı değil. Evet, kurallar daha katı olduğu için biraz da olsa güvende hissediyoruz; ancak Orta Doğulu göçmenler, kadınlara, burayı da dar ediyor. Eh, olan olduktan sonra da kuralların pek bir işlevi kalmıyor.

  • Feminizmin; liberal, muhafazakâr gibi birçok alt kolu var. Neden bu kadar çok fraksiyon mevcut?

Bölmeden parçalayamazlar da o yüzden. Ben mesela kendi adıma, ekofeminizmi ve anarkofeminizmi destekliyorum; ama sokakta liberal feministlerin ayaklandığını görürsem iki slogan da ben atarım. Herkes benim gibi olmuyor ama; birçoğu fraksiyonun işlevine gömülüyor. “Sosyalist feministim” diye yola çıkıp kendini sosyalist abilerle, “İslamcı feministim” diye yola çıkıp kendini İslamcı abilerle bulan birçok feminist gördüm. Sonunda feminist olduklarını unutmayacaklarsa fraksiyonlara da dağılabilirler de çizgiyi kaybedenler yüzünden umudum kalmadı.

  • Bir erkek olarak merak ettiğim bir şey var. Aslında cevabını çok net bildiğim bir soruyu sormak üzereyim galiba. Dünyada 365 günün her gününe, bir ya da iki önem adanırken neden o günlerin hiçbiri erkeklere adanmıyor?

Benim cevabımla aklındaki cevabın da aynı olduğunu biliyorsun. Gülme! İşte o dramatik sebep: Kimin hakkını yiyorlarsa ona gün veriyorlar. Kim mi? Kapitalist abiler! Ben bugün abilere fazla yüklendim. Bir ara onları da övelim, sonra tatava yapmasınlar.

  • Bir erkek feminist olmalı mı?

Olmalı. Çünkü olmazsa işin ucu, onlara da dokunacak. Şu, konuşmanın başında bahsettiğimiz “servis” vardı ya, o servis tabağı, onlara da sunuluyor. Abartılan “erkeklik” imajı, onların omzundaki yükü de ağırlaştırıyor. Yapmayın! Etmeyin! 1 ay evli kaldığınız karınıza, ömür boyu da nafaka vermeyin.

  • LGBTQ+ içinde, feminizmin yeri nedir?

Feminizmin içindeki LGBTQ+ daha önemli bence. Çünkü bu kavram, bir cinsel yönelim ya da cinsel tercihler bütününü temsil ediyor. Feminizmin bu noktada ezilen tüm cinsiyetlerin yanında olması gerekiyor. Yapıyorlar mı? Ziyadesiyle! Yetiyor mu? Hayır! Yine o ataerkil abiler… Üçüncü bir cinsiyetin varlığını bile kabul etmek istemiyorlar. Oysa ne kadar renkli olursak o kadar güzel oluruz.

  • Son olarak dünya feminist olursa ne olur?

Feminizme ihtiyacımız kalmaz. Feminizm bir ideoloji olmaktan çıkıp hayat felsefesi halini alır. Çünkü idealimize ulaşmış oluruz o gün. Kadını, erkekle eşit düzeye çıkarmış oluruz. Ütopik görünse de olabilir dediğin şey. Neden olmasın ki? Bir anda değil; ama zamanla olabilecek bir şeyden bahsediyorsun. Umarım diyerek mor bir kalp bırakıyorum bu anekdota. 💜

  • Sevgili Münevver, keyifli ve bilgilendirici söyleşimiz için çok teşekkür ederim.

Ben teşekkür ederim.

Hüseyin İlker DUMAN

YORUM YAP