FIA’NIN TRAVMASI

F1’de 2021 sezonunun son yarışı, bana kalırsa sadece Mercedes tarafında değil, Fia tarafında da büyük bir travma yarattı. Bu travmanın nedeni Mercedes lobisi de değil, İngiliz baskısı da.
Bu durumun nedeni 2021’deki yanlış ve yanlı gibi görünen cezalar ile kendilerini gülünç duruma düşüren kararlardı. Kararların son noktası da şampiyonluğun belli olduğu, o son tur oldu. İşte o gün başladı Fia’nın travması ve şimdi de Avusturalya’yla zirve yaptı.

Bir yarışa ne zaman odaklansam benim sevdiğim takım ya da pilotun başına bir olay geliyor. 1998, Japonya Gp’sinden beridir bu durum böyle. O yarışta Schumi, sorun yaşayıp, son sırada başlamak zorunda kaldı; ardından da yükselirken lastik patlattı ve şampiyonluk gitti.(Gerçi Mika Hakkinen o yarışı ilk altıda bitirse Schumacher kazansa dair bir anlamı yoktu da neyse)

Bugün koşulan Avusturalya Gp’sinin, ne antrenman, ne de sıralama turlarını canlı takip etmedim. Sadece çıkan verileri ve güvendiğim yorumcuların yorumlarını dinleyerek pazar sabahına geldim. Telefonun alarmını 7:55’e kurmama rağmen uyanıp uyanmama konusunda kararsızdım. Nihayetinde çalan alarma uyandım. Yarışı telefondan izlemeye başladım. Ucu ucuna starta yetişmek, ben de kısa süreli bir heyecan yapsa da beş kırmızı ışık sönüp, araçlar hareket edince, Leclerc’in yarış dışı kalmasıyla yine bir hüsran yaşadım. Fakat Verstappen, Russell, Hamilton ve Alonso’nun mücadelesi beni ekranda tuttu. Derken Albon’un kazanın ardından ilk önce güvenlik aracı, ardından da kırmızı bayrak, yarışın kontrolden çıkacağının haberci gibiydi.

Tekrar startta, sert lastiklerin geç ısıtılması sebebiyle sönük bir hareketlenmeyle, herkes yerini koruyacak yol tutuşuna sahip şekilde başlarken, olan Russell ve Sainz’e oldu. Zeki, taktik yapma yeteneği üst düzeyde olduğu belli olan Mercedes’in genç pilotu Fia tarafından harcandı. Acı sosu olarak da Sainz’e bulandı. Açıkçası bu kazada yarışı durdurmak, günümüz Fia’sı için normal bir karardı, ama doğru muydu diye sorarsanız? Hayır, değildi. Çok daha yüksek hasarlı kazalarda yarış güvenlik aracı ardında birkaç tur devam etmişti. Aslında geçen yıl Japonya Gp’sinde piste, araçlara henüz güvenlik aracı öncülük etmeden, piste giren vinç, muhtemelen bugünkü kararın baş mimarıydı. Yine de doğru karar değildi orası ayrı.

Hamilton, ikinci startta, Russell’ı elediği için mutlu görünse de -sonuçta takım arkadaşının erken piti, ona göre dezavantajdı- bu seferde Verstappen’den yediği atak onu dezavantaja soktu. Yine de Russell’ın motor arızası Hamilton’a puan konusunda takım arkadaşına karşı iyi geldi.
Mercedes’in genç pilotuna, Leclerc’e üzüldüğüm kadar üzüldüm. Leclerc’ten başka yarışı sadece onun kazanmasını isterdim.

İkinci starttan sonra yarış sıkıcılaştı ve bu yüzden Verstappen bile, bir ara konsantrasyonunu kaybedip yeşilliklerde piknik yapmaya çıktı. Ferrari’nin Sainz’i sevdirme çabalarına, genç İspanyol’un da zayıf pilotlara yaptığı akrasyonlar ve Perez’in yükselme çabaları dışında yarış  giderek daha sıkıcı hale geldi. Öyle ki Haas pilotu Magnussen bile sıkıldı ve duvarda kalan tozu almak isterken, lastiği patlattı. Aslında patlatmadı; canını aldı desek daha doğru olur.

Artık Michael Masi’ye ders verme zamanı gelmişti. 2021’in dersi… Hazır, Masi’de pisteyken. Yarış kontrol, Masi’ye, “O gün böyle yapabilirdin!” Demek için kırmızı bayrakla yarışı yeniden durdurdu. İşte burası Fia’nın travmasıydı, ve bütün motor sporları bunu gördü.
Nitekim, yarışı durduracak bir durum yoktu. Güvenlik aracı yeterli gelirdi. Sadece iki tur için start; gerek Otmar Szafneuer ve Alpin’i, gerek de Sainz’i yedi. Üçüncü starttan önce bile arka tarafın kaza yapmasına ramak kalmışken, ders niteliğindeki o üçüncü start ortalığı savaş alanına çevirdi.
Sainz, ceza alıp geriye düştü, Alpin’ler puansız ayrıldı. Bu durumun faturası Fia’ya kesilmeli, Alpin’ler araçların hasarı kadar bütçelerine ek ücret almalı. Sainz’e gelecek olursam; ilk bakışta kendi hatası var ve cezası doğru gibi gözüküyor.

Burada konu dışı bir değerlendirme yapmak istiyorum; Red Bull’un Meksikalı pilotu Perez’in mevcut koşullarda şampiyonluk şansının olduğunu düşünmüyorum. Verstappen’in takımında, uçan Hollandalıya bir şey olmadığı sürece bu imkansız. Versappen kötü olur, Perez o yarışı kazanır, o kadar. Irkcı bir takımda, beyaz adam varken bir orta Amerikalı sadece üç dört yarış kazanabilir ancak.

Avusturalya Gp’sinin dördüncü startından önceydi yanlış hatırlamıyorsam; Mercedes takım patronu Toto Wolff ile Ferrari takım patronu Frederic Vesseur’un ayak üstü sıkıntılı konuşmaları sıkıcı sezon devamının habercisi gibiydi.

Hüseyin İlker DUMAN