DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

TÜRKÇEM GİBİ GÜZELSİN ERMENEK -Antropolog, Ozan-Himmet Cansız

Yayınlanma Tarihi : Google News
TÜRKÇEM GİBİ GÜZELSİN ERMENEK -Antropolog, Ozan-Himmet Cansız
0

KARAMANOĞLU MEHMET BEYİ ANMA, ANLAMA VE TÜRKÇE BAYRAMINDAN İZLER İZLENİMLER…

TÜRKÇEM GİBİ GÜZELSİN ERMENEK

Türkçem gibi güzel, özgün Ermenek
Zeyve’sinde gür gür, pınar çağlıyor
Dağları çiçekli, renk benek benek
Ermenek’in gölü, yürek dağlıyor

Konağı hanıyla, ulusal müze
Evleri bakıyor, yamaçtan düze
Yıldızları gözle, düş süze süze
Ermenek kızları, yazma bağlıyor

Beylerinin beyi, ulu Karaman
Mehmet Bey buyurmuş, dört yana ferman
Türkün dili bayrak, türküsü orman
Ermenek gençleri, umut tığlıyor

Balkusan yaylası, Türkmen yatağı
Fikret Ünlü kurmuş, uçmağ otağı
Şu üç günlük acun, çadır çatağı
Ermenek çayları, karlı ağlıyor

KARAMANOĞLU MEHMET BEYİ ANMA, ANLAMA VE TÜRKÇE BAYRAMINDAN İZLER İZLENİMLER...

“Özgürlük ve bağımsızlık benim karekterimdir.”

“Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
Ulu Önder M. K. ATATÜRK

11 Mayıs Pazar günü; Türk’ün ak pak diline, gönül teline vurgun, Türkçe tutkun üç Türkmen oğlu olarak, Antalya’dan çıkıp, bağrında bir birinden güzel doğal oluşumlar barındıran, masalımsı Taşeli Bölgesi’nin yolunu tuttuk…

Düğmeli evlerin yurdu özgün köy Ormana’da kahvemizi, kadılar, paşalar ve bilginler kenti aydın kent İbradı’da da çaymızı yudumladık.

Türkmen ivecendir. Yerinden duramaz.
Kalktık. Ver elini Akseki Pınarbaşı köyü.
Pınarbaşı’nın kar suyu fışkıran ulu pınarından kana kana suyumuzu içtik. İçtikçe iç. Doyulur mu kar suyuna.
Pınarbaşılı eğitimci ozan, Cumhuriyet öğretmeni, Atatürk’ün çerisi Abdullah Gencer ağabey, ulu çınarlarının gölgesinde bize, şamanlar misali trans duruma geçip, bir birinden güzel türküler dillendirdi. Ezgili yüreğiyle esen yaşasın. Türkü söylemek, Türk’ü söylemektir dedik, Abdullah Gençer ozanımızdan izin isteyip kalktık.
Durmamalı. Yürümeli. Yörük/Türkmen yürüyen Türk. Yerinde çok eğleşemez.
Yönümüz, dorukları ipar gülü tüten, dağlarında güneşin aşkla doğduğu, Gül Antalya’m türkümü de en başına kondurduğum güzel Gündoğmuş. Gündoğmuş’a varıp da, gençliğinde Toros Dağları gibi hırçın, şimdilerde Akdeniz Ovası gibi enginleşmiş Abdullah Kıldan ağabeyi anmasak, anımsamadak olur mu hiç? Kulaklarını çınlattık.
Gündoğmuş’da soluklanıp, doruklardan enginlere, turna kuşları gibi süzüle süzüle; Selçuklu’nun kışlık başkenti, düzün güzeli Alanya’ya indik.
Yurdumun dağı taşı, gözü kaşı, her köşe başı bir başka güzel.

Alanya’dan, Kuşboğazı Yolu’na tırmanmaya başladık. Kuşboğazı Yolu; dar, dik, sarp…
Sakınımlı, ürpertici ve bir o kadar da coşku verici…

Varsak Bey (Kazım Bilgili), Kumbul Bey (Mustafa Kumbul), Cansızoğlu (Himmet Cansız) üçlüsüne, Torosların üç delisi deseler yeridir.
Kaplanhanı’nda yemeğimizi yedik.
Torosları aşa aşa Karamanoğlu otağı Ermenek’e uçuyoruz ya, arada bir kendimizi Anadolu kaplanına benzettiğimiz de oluyor.

Taşeli’nin çiçek gibi türkü kokan ilçelerinden Sarıveliler’i aşıp, Ermenek’e yaklaşıyoruz.
Ve karşımızda, nazlı gelin gibi salına salına süzülen, gök yeşim tenli güzelim Ermenek Baraj Gölü.

Ermenek Belediyesi’nin, çalışkan emekçisi Mustafa kardeşimiz bizi alıp, konaklayacağımız mekana götürüyor.
Düşler dünyasında yaşar gibi, yıldızlara komşuyuz uyurken.
Fişek gibi kalkıp, mis gibi kahvaltımızı yaptık.
Yemekler ucuz ve de leziz. Çay ocağında içtiğimiz çayın tadına da hiç doyamadım.
Çay bedava gibi bir şey. Yoksullar ve emekliler için cennet gibi bir yer Ermenek.

Bize, Türkmen konukseverliğini fazlasıyla gösteren, Ermenek Belediyesi Kültür Müdürü Berat Hanım’a uğrayıp teşekkür ediyoruz.
Ermenek Belediye Başkanı CHP’li Mustafa Bozcu başkan, çok genç bir siyasetçi. Yaşına göre deneyimli. Halk dilini de, diploması dilini de iyi biliyor. Cevval. Konuksever. Başkana biz de boş gitmedik tabi. Şiir kitabımızı imzaladık.
Mustafa Başkan o hızla, şimdiye kadar çoktan okumuştur, Dağlardan Çağlara Damlayan şiirleri.
Mustafa Başkan’a, misafirin kısası yeğdir deyip, çayımızı içer içmez izin isteyip kalktık.

Öğlen saat 14′ de Türkçe yürüyüşü var.
Atalarım Karamanoğlu Beyleri’nin, dört nala koşan atlarının nal sesleri duyar gibiyim.
İçim içime sığmıyor. Coşkunun. Çok da duygulu. Bir yandan da gözlerimden yaşlar damlıyor…
Dokunsalar sele döner gözlerim.
Yurdu için, özgürlük için savaşan Karamanoğlu Mehmet Bey atamı düşünüyorum.Vesayeti asla kabul Mehmet Bey’i.
Moğollarla vuruşurken vurulan, Türkçe’nin bayraktarı Karamanoğlu Mehmet Bey’i düşünüyorum.
Devletin resmi yazışmalarını Türkçe varken, Farsça yazıp, Arapça’ya özenen yapan Selçuklu Sultanları’na Türkçe’yi öğütleyen Mehmet Bey’i düşünüyorum.
Arı duru Türkçe yiğit sözcüğü, alp sözcüğü varken kendilerine; Farsça Keykavus, Keykubat, Keyküsrev sıfatlarını kullanan Selçuklu Sultanları’na Türkçe dersi veren Mehmet Bey’i düşünüyorum.
Devletin kurucusu ve temel dayanağı madem Türkler, devletin kamusal dilin de Türkçe olması gerektiğini yedi düvele haykıran Mehmet Bey’i düşünüyorum.
Devlet için de, halk için de, güçlü için de, güçsüz için de, varsıl için de, yoksul için de, göçer için de, yerleşik için de ortak iletişim Türk dilidir diye, buyruk (ferman) yayınlayan Karaman oğlu Mehmet Bey’i nasıl düşünmem ki..
Göklere yükselmek için, kökten yeşermesi gerektiğini, her aklı başında kişi bilir.
Belleğime mıh gibi çakılan buyruğu çınlıyor kulaklarımda:
“Şimden gerü hiç kimse divanda, dergâhda, bergâhda, mecliste, meydanda ve dahi her yerde Türk dilinden başka söz söylemeye. Defterler dahi Türkçe yazılacaktır. “
(13 Mayıs 1277)

Ben düşünüp düşlerken Türkçe yürüyüşü başladı.
Türkiye’nin ve Türk dünyasının dört bir yanından gelen Türk’çe düşünenler olarak, hep birlikte yürümeye başladık.
Ellerimizde pankartlar.
Pankartlarda en büyük Türk Ulu Önder Atatürk başta olmak üzere, Karamanoğlu Mehmet Bey’e ve Türkçe’nin ulu ozanlarına ait posterler…
Pankartlarda özlü sözleri, özdeyişleri…
Ermenek’te; türküler, marşlar eşliğinde yürüdük.

Ermenek Kaymakamlığı, Ermenek Belediyesi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Balkusan Karamanoğlu Mehmet Bey Dil ve Kültür Derneği eşgüdüm içinde çok iyi çalışmış. İsterlerse çalışmasınlar.
Derneğin aksakalı, ODTÜ’lü Karamanoğlu Habip Çalışkan ağabeyden kurtulamazlar ki. Adamın soyadı çalışkan bi kere. Eski tüfek. Sağlamcıdır.
Organizasyonda birazcık eksiklikler yok muydu? Vardı elbet. O kadar eksik kadı kızında da olur. Eksik bakmamalı, eksik tamamlamalı diyelim.
Bütüncül bakacak olursak, düzenleme güzeldi.

Akşam, Ermenek Baraj Gölü kıyısındaki Turkuvaz Mesire Alanı’nda da, kam şamanlar misali ateşler yakıp; bağlama dinledik, şiirler dillendirdik…
Toy toyladık, boy boyladık, soy soyladık, türküler söyledik…

Yine gece kutlamasında, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Öğretim Üyesi, soyadı gibi saygılı, Prof. Dr. Gizem Saygılı bilgem ve Özbekistan’dan gelen konuk
bilgelere şiir kitabımı armağan ettim.
Bilgeler güzel insanlar, ışıklı insanlar.

Asıl büyük gün, asıl kutlama 13 Mayıs günü Balkusan’da
Adı gibi ballı, Balkusan yaylası ( ana yurda Balasagun, ata yurta Balkusan olmuş).
Ulu Karaman Beyleri kurganlarında, bizi bekler orada.

Kartal kanatlı, bülbüller ötüşen Türmen eline sürdük aracımızı.
Nasıl özlemişim Balkusan’ı. Havasını iyice çektim içime. Yudum yudum içtim kar suyunu.
Karamanoğlu Mehmet Bey’e türkü yakmış ve en son 2017 yılında gitmiştim Balkusan’ a.

Türbeleri (kurgan) başında, Türkçe alkışlarda (dua) bulunduk Karaman Beyleri’ne…
Yan yana yatıyor Karaman Bey, Mehmet Bey, Mahmut Bey ve eşit eşleri…
Mehmet Bey genç yaşta sonsuzluğa göçünce, ne yazık ki eş eşiti olmamış.

Eğitimci ve Şair, Milletvekli ve Eski Devlet Bakanı Balkusanlı güzel insan Fikret Ünlü, Karaman Beylere komşu olmuş genç yaşında.
Hem tek tek, hem de hepsine birden, güzel tininiz şad, yurdunuz uçmağ, uçmağ komşunuz Ulu Önder Atam Atatürk’ü olsun dedim. Öyle de olduğunu düşünüyorum.

Saat 10: 30. Akın akın bayram alanına geliyor Türkçe’nin balalaları.
Kamu yöneticileri, aydınlar, askerler, öğretmenler, öğrenciler ve Balkusanlı köylüleri…
Karamanoğlu Mehmet Bey Kültür Evi ve Müzesi’nin çevresi dolup taştı.
En Büyük Karamanoğlu Ulu Önder Atatürk Büstü, Karamanoğlu Mehmet Bey Büstü, Arapça’ya, Farsça’ya ve dahi hiç bir yad yabancı dillere özenmeyen Türkçe’nin ulu ozanların büstleri, yan yana türkü söylüyor gibiydi sanki.
Biz de durmadık. Arı duru Türkçe sözcüklerle yazdığım dizeler okudum ölümsüz canlara..

Katılan çoktu. Kimler yoktu ki Türkçe bayramında..

Köklerine bağlı, entelektüel insan Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, her etkinlikte gördüğüm halk adamı Anamur Belediye Başkanı Durmuş Deniz, ev sahibi olarak Ermenek’in genç ve cevval Belediye Başkanı Mustafa Bozcu, Türk dünyasından değerli hocalar…
Yine bizim Antalya’dan, Yör- Türk Vakfı Antalya şube başkanı Mustafa Çolak .
Hepsini saysam yazı bitmez.

Kutlama ve anma töreni, saygı duruşu ve istiklal marşımızla başladı.
Dernek başkanı sevgili Habib Çalışkan ağabey, mümkün olduğunca Türkçe sözcüklerden oluşan, derli toplu bir etkili bir konuşma yaptı.
Ermenek Belediye Başkanı Mustafa Bozcu konuşmayı biliyor. Akıcı konuşuyor. Üslubu da güzel. Ancak; sevgili başkana bir önerim var. İster doğaçlama konuşsun, ister metne bağlı.
Türkçe kökenli sözcükleri yeğlesin.

Ermenek Kaymakamı Sayın Fatih Erdoğan, kendisini yetiştirmiş bir kamu yöneticisi. Birikimi yerinde. Rahat konuşuyor. Sıkıcı değil üslubu. Gelgelelim; en çok da kaymakam bey kullanıyor yad dilere ait sözcükleri.
Türkçemiz dünyanın en matematiksel dilidir oysa.
Üretkendir, türetkendir, doğurgandır Türkçemiz.
Matematikçiler de, fizikçiler de, dilbilimciler de de aynı düşüncede.

Öğrenciler oyuna, şiire, türküye doyurdu izleyicileri. Kazancı belediyesi halk oyunları ekibi, saya oyunu sundu.
sundu. Sarıveliler Mencek Kültür Derneği halk oyunları ekibi deseniz, oyunları ve o özün özgün giysileriyle; dünya alemi büyülediler.
Bu ne yaman güzellik. Kültür budur, sanat budur işte.
Türkçe dil bayramı, resmen kuttören (ritüel) geçitine tanıklık etti.
Gelecek yıl buluşmak dileğiyle, ayrıldık Türkçe’nin güzel kenti Ermenek’ten.
Yaşasın Türk’çe yürüyüşümüz!
Büyük Türk ulusunun birliği, dirliği, kardeşliği sonsuza değin sürsün!
Ne mutlu Türkçe düşünüp yazana.
Ne mutlu Türk’üm diyene!
Yaşasın Ulu Önder Atatürk’ün ilke ve devrimleri!
Yaşasın özgür, egemen, laik ve demokratik tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti!

TÜRKİYELİ DEĞİL TÜRKÜM HEY!

Türkçe düşünürüm, Türküm hey Türküm!
Güneyde kuzeyde, çakınlar çaktım
Kimlik ana özüm, coğrafya kürküm
Doğudan batıya, dört nala aktım
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Pazırık dibinde, halım dokulu
Anav, Abakan’ım, kültür okulu
Orhun anıtlarım, Bilge kokulu
Dikili taşlara, betik bıraktım
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Köklerim dayanır, Saka’dan Hun’a
Tomris’ten Mete’ye, kutlu Orkun’a
Atilla kağanımın, çimeği Tuna
Ana karalarda, şahlanıp sektim
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Balasagun ovam, tarım ağları
Arkımla sulandı, Turfan bağları
Buzuldan bu yana, gördüm çağları
Tanrı dağlarında, ateşler yaktım
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Kopuz, ıklığ, tanbur, bağlama telim
Baksılar, Ozanlar, türküler selim
Kağanlar otağı, Ötüken elim
Kurultaylar kurup, kımızlar çektim
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm

Dedem Korkut öyküm, Kaşgalı’m dilim
Yunus Emre’m ışık, Biruni’m bilim
Sermişim dünyaya, bin düşlü kilim
Hazarfen olup da, göklere çıktım
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Pir Sultan Abdal’ım, ulu nefesim
Karac’oğlan türküm, Kul Himmet sesim
Hünkar Bektaş Veli’m, ne yüce resim
Hocam Nasretin’le, mizahlar ektim
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm

Arapça, Acemce, yollar araman
Çöllerde onamam, soluğum orman
Mehmet Bey Türkçe’mle, buyurdu ferman
Ulus bayrağıma, ay yıldız diktim
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Benim Oğuz, Hazar, Kıpçak, Karaylar
Ceyhun, Seyhun, İtil, karlı Altaylar
Toroslarda Yörük, topak saraylar
Atı tımar edip, sürüler baktım
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Olmuşum Tengrici, Alevi, Şaman
Musevi, Hristiyan, Budist, Müslüman
İnançlar özelim, biline aman
Bağnaz bakışlardan, inanın bıktım
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Ala, konur, kara, gök mavi gözüm
İmece, eşitlik, bölüşüm özüm
Ne mutlu ki Türküm, kime yük sözüm?
Ayrık otlarını, dibinden söktüm
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Beş bin yıldır Türktür, dört yanda adım
Bağımsızlık doğam, özgür kanadım
Zorlama adlarla, bozulur tadım
İçim pek daraldı, yumruğu sıktım
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Türkiye’mi dişle, düşle kim kurdu?
Samsun’un güneşi, Afyon’un kurdu
Ulusal bilinçle, bezedi yurdu
Yedi düveli dün, daha dün yıktım
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!

Karamanoğlu’yum hey, Serikli ozan
Cengim Dadaloğlu, bir ucum Kozan
Önder’im Atatürk, kan damgam Lozan
Kuvvacılar ölmez, kalpağı taktım
Türkiyeli değil, Türküm hey Türküm!
Yazı ve şiirler: Himmet Cansız

Himmet Cansız
Antropolog, Ozan
Karamanoğlu Mehmet Bey Dil ve Kültür Derneği Antalya sözcüsü

 

YORUM YAP