DOLAR 32,5823 % 0.15
EURO 34,9879 % -0.11
STERLIN 40,8566 % -0.18
FRANG 35,6949 % 0.07
ALTIN 2.432,51 % -0,15
BITCOIN 64.082,00 -0.737

*4* Yörükler, bağımsızlığına düşkün, özgür yaşayan bir toplumdur.

Yayınlanma Tarihi : Google News
0

#YÖRÜKLÜK 4

Yörükler, bağımsızlığına düşkün, özgür yaşayan bir toplumdur. 1875 senesinde padişahın

fermanıyla yerleşik hayata geçen atalarım için asıl zorluk şimdi başlıyor. Yerleşik hayata geçiş sıradan

bir olay değil tabii ki! Fakat bunun bir çözümünün bulunması lazım. Özgür yaşamasını bilenler elbette

bir çözüm bulacaklar. Bulmak zorundalar. Aksi takdirde yaşamaları ve hayatlarını idame ettirmeleri

mümkün değil. Bu insanlar, dört mevsimi sabit bir yerde geçirmemişler. Atalarımın büyükleri de belki

bin yıldan, belki de iki bin yıldan fazla bir süredir hep konargöçer bir halde yaşamışlar. Var oluşlarını bu

yaşam tarzına borçlular. Fakat şimdi bu gelenek, bu sosyokültürel hayat son bulmak üzere. Herkes

üzgün. Önlerine bakıyorlar fakat kocaman ve ürkütücü bir karanlık. Karşıya bakıyorlar yine karanlık…

Lakin… Nasıl ki yüzyıllardır her zorlu koşulda varlığını devam ettirmiş olan atalarım, bu çetrefilli

süreci de atlatmak zorunda. Bunun için de bazı kararlar almak gerekir. Alınacak kararlar da bu gerçek

üzerine, yani yerleşik hayata geçişe dair olmalı. Sonuçta atalarımın verdiği karar bu coğrafyada

yerleşmek üzerine oluyor her ne kadar hüzünlü bir süreç olsa ve obadaki herkesi mutsuz etse de. Zira

Yörükler; vatanına, milletine, bağımsızlığına, inancına ve ilkelerine tam bağlı bir toplumdur. Bu nedenle

devletin verdiği emirlere riayet etmemek olmazdı.

Yaylalar, Yörüklerin doğumdan ölümüne kadar tüm ihtiyacını karşılayan yurtlardır. Atalarım,

iskân emrinin geldiği zamanki bölgeyi kendine yurt olarak seçmiş. Tabii ki buraları yurt tutmak kolay

olmadı. On ila on beş yıl boyunca civardaki alanları kış yurdu, bahar yurdu, yaz yurdu ve güz yurdu

olarak belirleyip yılın farklı mevsimlerinde bu yurtlarda yaşamışlar. Konargöçer hayat şeklinden

vazgeçemeyen atalarım böylece uzak diyarlara göçmese de yaşadığı bölgenin farklı diyarlarını yurt

edinerek bir şekilde eski yaşam şeklini sürdürmeye devam etmişler. Atalarım, eskiden olduğu gibi

çadırlarda yaşamayı sürdürmüş fakat hayvanlarının büyük bir kısmını yitirmişler. Artık bin koyun, bin

keçi devri bitmiş. Develer artık yok. Ellerinde sadece elli altmış koyun ve keçi ile beş on tane sığır kalmış.

Develerin yerini at, eşek ve katırlar almış.

Yani sadece hayvancılıkla meşgul olmak geçinmelerine yetmeyecek. Bu sebeple Yörükler yavaş

yavaş ziraat işleriyle de ilgilenmeye başlamışlar. Yörede yerleşik olarak yaşayan köylülerin en önemli

geçim kaynağı olan zeytincilik atalarım tarafından da başvurulan bir uğraşı alanı olmuş. Delice olarak

bilinen yabani zeytin ağaçlarını aşılamayı öğrenen atalarım hayvancılığın yanında bu işle de meşgul

olmaya başlamışlar. Tabii ki yurt olarak tutulacak bu yörenin yaşamaya daha da elverişli hale getirilmesi

lazımdı. Su sorunu en büyük problem olan yörede, pınarlar yapılmış ve yeraltı suyu yeryüzüne

çıkarılarak başta evcil hayvanlar olmak üzere her türlü canlının ve yoldan gelip geçen insanların bundan

faydalanması sağlanmış. Pınarlarının önüne ağaçtan oyularak yapılmış ahırlar, koyun ve keçinin

sulanmasını sağlamış. Pınarlar sadece insanların ve hayvanların susuzluğunu gidermekle kalmamış, aynı

zamanda tarımsal faaliyetlerin de önünü açmış. Her pınarın önüne bahçe (tereke/harım) yapan

atalarım burada çeşitli meyve ve sebze ekip üretim yapmışlar. Kış yurduna yakın olan terekelerde kışlık

ürünler üretilirken yaz yurduna yakın olanlarda ise yazlık meyve ve sebze ekimi faaliyetinde

bulunmuşlar. Böylece Yörükler, ziraat ile tanışmıştır.

Nasuf ABALI [email protected]

YORUM YAP