
Bir Dilim Ekmek, Bir Yudum Vicdan…
Bir çocuk düşün dostum…
Okula aç gidiyor. Defterinde karalamalar var ama midesinde hiçbir şey yok.
Beslenme çantasına annesi “yarın koyarım” demiş.
O “yarın”, o çocuk için hiç gelmeyebilir.
Bir yaşlı kadın…
Pazar yerinde artık sebzeleri topluyor.
Kimse görmesin diye başını eğiyor.
Utanan o değil aslında — utanması gereken biziz.
Bir baba…
Evde çocuklarının yüzüne bakamıyor.
Elektrik faturasını ödeyememiş, mutfakta boş bir tencere.
Tencere kaynamadığında sadece yemek değil, umut da tükeniyor.
Ve birileri hâlâ bu ülkenin büyüdüğünü, refah içinde yüzdüğünü söylüyor.
Açlık; sadece aç kalmak değildir,
sesini duyuramamaktır, yok sayılmaktır.
Bir lokma ekmek uğruna, bir ömrün küçülmesidir bazen.
Ama biz biliyoruz:
Bu düzen değişebilir.
Bu halk, emeğiyle, alın teriyle, kalbiyle dimdik durabilir.
Çünkü biz sofraları paylaşmayı bilen bir milletiz.
Yeter ki, adalet olsun.
Yeter ki, birilerinin doyabilmesi için başkaları aç kalmasın.
Bugün açlığa göz yumanlar,
yarın halkın vicdanında yargılanacak.
Ve biz, o gün gelene dek, her aç çocuğun, her yoksulun, her emekçinin sesi olmaya devam edeceğiz.
Çünkü bu ülke herkes doyana kadar özgür değildir.
Mustafa Esmer Cengiz