
Bir İzmarit, Bir Geleceği Yakabilir
Güldane Kaya Kaçar
Alevlerin Sessiz Çığlığı
Alevlerin kokusu sadece ormanı değil, yüreğimizi de kavuruyor. Her duman bulutu, gökyüzüne yükselen bir çığlık gibi içimizi dağlıyor. Yangın yerine dönen toprak, yanmış dallar, sessizliğe gömülen kuş cıvıltıları… Tabi insan olanın kalbi sızlıyor.
Ama bu yangınlara insan eli değdiğini bilmek, en yakıcı gerçek.
Valiliklerin yaz aylarında ormanlara giriş yasağı getirmesi bir nebze koruyor belki; ancak çoğu yangının sebebi yine insan. Çöpe atmaya üşendiğimiz cam şişeler, kıvılcım saçan elektrik trafoları, kontrolsüz bırakılan ateşler…
Haberlerde gördüğümüz “ihmal” kelimesi, milyonlarca canın yok oluşunun sessiz itirafı değil mi?
“Bana Bir Şey Olmaz” Zihniyeti
Ne yazık ki en tehlikeli yangın sebebi bazen bir kibrit değil, bir insanın zihniyetidir.
Sigarasını içip yola atan, arabadan söndürmeden fırlatan, uyarıldığında “burada bir şey olmaz” diyerek kendini üstün gören…
Bu kişiler sadece kibirleriyle değil, umursamazlıklarıyla da ateşi körüklüyorlar.
Gerçek şu: Bir tek izmarit, binlerce hektar ormanı, milyonlarca canı ve yüzlerce yılı yok edebilir.
Elektrik Hattı İhmalleri ve Bedeli
Bir diğer yangın sebebi ise bakımsız bırakılan elektrik hatları ve trafolar.
Yıllardır yetkililer ve uzmanlar, yaz aylarında özellikle orman içinden geçen enerji nakil hatlarının bakımının yapılması gerektiğini söylüyor.
Ancak her yıl, rüzgârla sallanan tellerin sürtünmesi, kıvılcım saçan trafolar ya da devrilen direkler yüzünden binlerce dönüm orman yanıyor.
Üstelik bizler, faturalarda “kayıp-kaçak bedeli”, “dağıtım bedeli” gibi kalemler altında yüksek faturalar öderken, bu şirketlerin bu gelirleri bakım ve güvenlik yatırımlarına ayırması gerekiyor.
Ama görüyoruz ki; bizden alınan bu paralar, kimi zaman gerekli önlemler yerine başka harcamalara gidiyor.
Sonuç: hem cebimiz yanıyor hem de ormanlarımız.
Elektrik dağıtım şirketleri, yalnızca elektrik sağlamakla değil; hattın geçtiği her kilometrede çevre güvenliğini sağlamakla da yükümlüdür.
Bakım ve denetim eksiklikleri, sadece maddi kayıp değil, telafisi imkânsız ekolojik yıkımlar doğuruyor.
Manavgat: Ciğerlerimizle Birlikte Yandı
2021’deki Manavgat yangını, ülkemizin tarihindeki en büyük felaketlerden biriydi. Antalya’da yaşayan biri olarak sadece uzaktan seyretmedim; bizzat oradaydım.
UTEF Uluslararası Tüm Engelliler Yaşlılar Kimsesizler Federasyonu olarak, rahmetli eşim Mete Kaçar ile birlikte, ihtiyaç malzemelerini yükledik, su, ekmek, gıda ne gerekiyorsa götürdük. Yanan sadece orman değildi; umutlardı, evlerdi, hayatlardı. Günlerce orada insanlara moral olmak, onların elinden tutmak, gözyaşlarını silmek için koşturduk.
Alevler her ağacı yedikçe, sanki kendi içimden bir parça kopuyordu. Hâlâ küçük bir ağacın kuruduğunu görsem, içim parçalanıyor. Çünkü o da bir canlı… Ha insan yanmış, ha hayvan yanmış, ha ağaç yanmış… Canın acısı aynıdır.
Çanakkale: Manavgat’tan Sonra En Büyük Yangın
Manavgat’ın yaraları tam sarılmamışken, Çanakkale’de bir başka büyük yangın yaşandı. Binlerce hektar alan kül oldu, köyler boşaltıldı, hayvanlar telef oldu. Ülkenin dört yanında yangın paniği, ülkemizi yüreklerimizi, vicdanlarımızı kavurdu.
Aradan geçen yıllara rağmen hâlâ ders almamışız. Her felaket sonrası “bir daha olmayacak” diyoruz ama birkaç ay geçmeden yeni alevler yükseliyor.
Gündemdeki İddialar ve Sorumluluk
Son günlerde kamuoyunda bazı iddialar dolaşıyor… Orman yangınlarının sadece ihmal değil, kasten çıkarıldığına dair konuşmalar… Hatta havadan atılan alevli maddelerden söz ediliyor.
Bu iddialar doğruysa, sadece ağaçları değil, vicdanlarımızı da kül eden bir insanlık suçu ile karşı karşıyayız. Yetkililerin bu iddiaları şeffaf bir şekilde araştırması, gerçeği ortaya çıkarması hepimizin ortak talebi olmalı.
Orman Yangınlarının Gerçek Yüzü
Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de orman yangınlarının en büyük sebebi insan.
Doğal nedenlerin oranı sadece %5-6. Geri kalan tüm yangınlar insan eliyle çıkıyor.
Yani, ülkemiz ormanlarının en büyük tehdidi yine “İNSAN”. Bu gerçeği değiştirebilmek için bilinçlenmek ve bilinçlendirmek zorundayız.
Hepimiz İçin Hayati 5 Önlem
- Ormana cam atmayın. Cam, güneş ışığını büyüteç gibi odaklayarak otları tutuşturabilir.
- Mangal küllerini söndürmeden bırakmayın. İçinde kalan kor, rüzgârla alev alabilir.
- Yangın gördüğünüzde hemen ihbar edin. 110 yangın hattı veya 177 Alo Orman hattını arayın.
- Eğitim şart. Yerel yönetimler, STK’lar ve gönüllüler, yangın önleme seminerleri düzenlemeli.
- Ateş yakmak zorundaysanız güvenli alan seçin. Çimensiz bölgede, etrafına taş dizerek ateş yakın.
Son Söz
Orman yangınlarını sadece “bir ağaç yanıyor” sanmayın.
O ağaç, nefesiniz, geleceğiniz, çocuğunuzun geleceğidir
Geleceğimize sahip çıkacağımız güzel günler dileğiyle sağlıcakla kalın