
Gazze’de Ölümün Sessiz Tanıklarıyız
Güldane Kaya Kaçar
Çok acı sahneler…
Ne yazık ki hiçbir şey yapamıyoruz.
İsrail, yardım noktalarına ateş açmaya devam ediyor.
Yardım bölgesi diye belirlenen “güvenli alanlara” sürülen, elinde boş teneke bir kapla “bir kepçe çorba alabilir miyim?” umuduyla yürüyen insanlar öldürülüyor.
Aç, hasta, yorgun ve umutsuzlar…
Ve bir de hedefler; çünkü İsrail için yaşamak artık bir suç Gazze’de.
Bu mazlum halk, sefaletin son çıtasını yaşıyor.
Açlıktan ölüyorlar…
Kurtulmak için bir lokma yemek umuduyla gittikleri yardım noktalarında da kurşunlara hedef oluyorlar.
Ne büyük bir çelişki:
Ya açlıktan ölüyorlar ya da yardım ararken öldürülüyorlar.
Görüyoruz, izliyoruz…
Ama ne yazık ki hiçbir şey yapamıyoruz.
Bu zalimlik, artık sadece savaş değil; insanlığın ölümü, vicdanın iflası.
Çocuklar, kadınlar… Deri kemik kalmış bedenleriyle hayatta kalma savaşı veriyor.
Somali’de, Myanmar’da, Suriye’de de acı vardı ama Gazze’deki bu tablo;
bir halkın sistematik olarak aç bırakılıp yok edilmeye çalışıldığı, sessiz bir soykırımın adım adım işlendiği bir vahşet.
Oysa Suriye’ye ülkemizden binlerce TIR yardım gönderildi.
Evet, belki bir kısmı korsanların eline geçti ama yine de ihtiyaç sahibi insanlara ulaşıldı.
Gazze’ye ise hiçbir şey ulaştıramıyoruz.
Ve olan biten karşısında sadece seyrediyoruz.
Sadece seyrediyoruz…
Çünkü elimiz kolumuz bağlı.
Çünkü dünya susmuş, kulaklar sağır, gözler kör.
Ve biz şimdi burada, soframıza ne koyacağımızı düşünürken;
orada, biri bir saat yürüyüp bir kap yemek bulmaya çalışıyor…
Ve o yemeğe ulaşamadan öldürülüyor.
Bu, sadece Gazze’nin değil, insanlığın trajedisidir.