
TÜRKİYE’M!
HÜZÜNLÜ YURDUM!
“İnsanlar üçe ayrılır; görebilenler, gösterildiğinde görenler ve göremeyenler.”
Yukarıdaki güzel özdeyiş; büyük ressam, matematikçi ve gökbilimci Leonarda Da Vinci’ye ait.
Bir de gördüğü halde görmek istemeyenler var. Bunu da biz ekleyelim.
Çirkin insanlar güzel yurdumuzu yağmalıyor.
“Uygarlığın temelinde ağaç, çiçek ve yeşillik bulunmaktadır. Bunlarsız uygarlığın korunması mümkün değildir. Yeşillikle her şey tamamlanır; gözle görünür bir rahatlama, elle tutulur bir gelişme içine girilir.” M. K. Atatürk
“Irmağının akışına ölürüm Türkiyem..” şiiri, çok güzel bir şiir.
Şiir, büyük şair Dilaver Cebeci’nin.
Şiiri besteleyip türküleştiren de, Mustafa Yıldızdoğan diye biliyoruz.
Sözümüzü sürdürelim.
Sayın Yıldızdoğan,
Vatan; ağacıyla taşıyla, börtüsüyle böceğiyle, ormanıyla harmanıyla, dağıyla bağıyla, kuşuyla kurduyla, deresiyle ırmağıyla, gölüyle adasıyla, karasıyla deniziyle, havasıyla suyuyla, yeriyle, göğüyle bir bütündür.
Aynı zamanda; dünüyle, bugünüyle, geçmişiyle geleceğiyle, yeraltı ve yer üstü her türlü; doğal, tarihsel, arkeolojik, etnografik, kültürel, edebi, sanatsal, ekonomik varlık ve değerleriyle bir bütündür.
Bu değerler bütünlüğü; parçalanamaz, bölünemez!
Sayın Yıldızdoğan,
Böyle giderse uğruna öleceğimiz/ öleceğiniz bir vatan kalmayacak gibi!
Hani coşkun coşkun akan ırmaklar nerde? Göller kuruyor. Kurutuluyor. Adalar işgal ediliyor. Sahiller parselleniyor.
Ormanlarımız; içindeki binlerce canlısıyla yanıyor, yakılıyor…
Geride kalanları da talancılar kesiyor!
Türkiye’mize çöküyor çeteler!
Sayın Yıldızdoğan,
Vatan; parayla alıp satılan arsa değildir.
“Bu toprakları sadece atalarımızdan miras almadık. Aynı zamanda çocuklarımızdan da ödünç/ emanet aldık.”
Emanete ihanet edilir mi?
Sayın Yıldızdoğan,
Vatan rant kapısı değildir!
Bu güzel vatan ucuz hamasete kurban edilemez!
Bu vatan için bedel ödeyenler var, bir de çocuklarını askere bedelli gönderenler var!
Basından öğrendik ki, oğlunuzu askere siz de bedelli göndermişsiniz.
Demek ki vatan sevginiz özde değil de, sözdeymiş.
Sayın Yıldızdoğan,
Kaz dağları göz göre göre yok ediliyor. Akbelen çöl belen oluyor. Toros dağları, ormanlar; taş ve maden ocağı adı altında delik deşik edilmiş durumda.
Anayurt Anadolu ağlıyor. Ocağımızı kurutuyor vatansızlar.
Memleketin dört yanı talana teslim.
Sayın Yıldızdoğan,
Kurtuluş Savaşında düşman güçleri köyleri yakarak, sulara zehir atarak kaçıyordu.
Kurtuluş Savaşı’nı keşke Yunan kazansaydı diyen Püsküllü’nün siyasal varisçileri, düşmandan daha beter saldırıyor güzel vatana.
Vatan yağmalanırken sus pus olanlardan; ne aydın, ne bilim adamı, ne de sanatçı olur.
Sayın Yıldızdoğan,
Bu talana dur demek için;
Akbelen’e gidin. Türk halkı orda yağmacıla karşı dövüşüyor. Gidin de, vatan sevginiz için bir samimiyet sınavı verin.
Sayın Yıldızdoğan,
Türkiye yağmanalıyor!
Türkiye çölleşiyor!
Unutmayın ki, çölden vatan olmaz!
Sözü doğru, özü eğri insanlardan da vatansever olmaz!
Türkiye son yurdumuz!
Yurdu koruyup kollamak da; her yurt severin temel yurttaşlık görevidir!
Himmet Cansız