744. Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Toyu
Söğüt’ün toprağına adım attığınız an, atalarımızın ruhunu, nal seslerini, şanlı tarihin kadim izlerini hissetmek bambaşka bir heyecandır.
Burada yalnızca taş, toprak ve ağaç yoktur; burada ruh vardır. 400 kıl çadırdan doğan, cihanı titreten, adaletle hükmeden büyük bir imparatorluğun ruhu vardır.
Şeyh Edebali, Ertuğrul Gazi’nin ve gönül Sultan'larının duaları hâlâ Söğüt’ün semasında yankılanır.
Asırlık ardıç ağaçlarının arasında dolaşan rüzgâr, o manevi iklimi bugüne taşır. Türkmen beyliğinden cihan imparatorluğuna uzanan kutlu yolun ilk adımları işte burada atılmıştır.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Anadolu Güç Birliği, Teke Yöresi Yörük Türkmen Federasyonu, Teke Yöresi Avşar Yörükleri Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği olarak kalabalık bir katılımla 744. Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Toyu'nda yerimizi aldık.
Çadırlarımızda yalnızca ikram değil; 2500 adet "Kadına Yönelik Şiddete" karşıtı dergi ve broşür, "Mor Çatı" yayınları ve "Çocuk Hakları Sözleşmesi" dergileri dağıtarak toplumu bilgilendirdik.
Çocuklarla sohbet edip balonlar ve Türk bayrakları verdik.
Gençlerle yaptığımız sohbetler ise geleceğe dair umutlarımızı daha da pekiştirdi.
Şenlikler süresince, Türkiye’nin 7 bölgesinden, 81 ilinden, 922 ilçesinden ve köylerinden gelenlerle birlikte omuz omuza, ecdadımızı andık.
Türkmeneli’nden Kerkük’e, Irak’tan Suriye’ye, Balkanlardan İran’a kadar farklı coğrafyalardan gelen Yörük Türkmen beyleriyle aynı sancak altında buluştuk.
Farklı yerlerden gelmiş olsak da aynı duygu, aynı düşünce, aynı iman ile birleştik.
Yöresel kıyafetler, yeniçeri kıyafetleri, mehterin marşlarıyla Söğüt yeniden dirildi.
O coşku, o ruh anlatılamaz, yalnızca yaşanır.
O ruhu dünya görseydi, bir kez daha titrerdi.
Ertuğrul Gazi’nin mirası yalnızca kılıçla kazanılmış zaferler değildir; gönül sultanlarının duasıyla, adaletle yoğrulmuş bir anlayıştır.
Göktürk’ten Hun’a, Uygur’dan Selçuklu’ya, Osmanlı’ya ve oradan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan miras, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturudur.
İşte bu anlayış, Fatih’in çağ açıp çağ kapatan ihtişamını ve Mustafa Kemal Atatürk’ün küllerinden yeniden doğurduğu Cumhuriyet’i mümkün kılmıştır.
Her türlü sorunlara rağmen; Türk milleti Söğüt’te ayağa kalktıysa, bir gün yine ayağa kalkacaktır. Türk’ün birliğinden korkanların fitneyle, ayrılıkla kurdukları tuzaklar milletimizi asla bölemeyecektir. Tarih boyunca hainler çıkmıştır, çıkacaktır ama Türk milleti, ecdadının yolundan yürümekte kararlı, istikrarlı ve dimdik durmaktadır.
Milli Mücadele ruhu Söğüt’te bir kez daha hissedildi. Gencin haykırışı, yaşlının duası, Türk milletinin yeniden şahlanışının müjdesidir. Türk çocuğu bu ruhla büyüdükçe bu milletin sırtı yere gelmeyecektir.
Bizim görevimiz; bayrağımızın dalgalandığı her yerde Türk’ün onurunu, şerefini ve bağımsızlığını savunmaktır.
Ertuğrul Gazi’yi rahmet, minnet ve şükranla andık. Aziz şehitlerimizi dualarla yâd ettik. Allah, Türk milletinin birliğini daim, gücünü kaim eylesin.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Ne mutlu Türk’üm diyene! 
Yörük Olmak bir ayrıcalıktır.
Yörük demek Türk demektir.
Yörük demek; yürüyen, daima ileri giden, hayatı cesaretle omuzlayan demektir.
Yörük; yalnızca konar-göçer bir hayat tarzının değil, bu toprakların ruhunun, medeniyetimizin özünün taşıyıcısıdır.
Yörükten hain çıkmaz. Çünkü Yörük, vatanını namusu gibi bilir; bayrağını kutsal sayar, ezanıyla uyanır, toprağıyla yaşar.
Bu milletin temeli; dağlarda çadır kuran, obasında alın teriyle ekmeğini yoğuran, koyunuyla dost, dağla taşla kardeş olan Yörüklerin omuzlarında yükselmiştir.
Anadolu’yu yurt yapan Alparslan’ın, Osmanlı’yı kuran Kayı boyunun, bağımsızlık uğruna can veren Kuvâ-yi Milliye’nin öz evlatlarıdır Yörükler.
Bizlere düşen görev; Yörüklerin yiğitliğini, sadakatini, mertliğini, vatan sevgisini gelecek nesillere aktarmaktır. Çünkü Yörük; dürüstlüğün, onurun, toprağa bağlılığın sembolüdür.
Yörük, Türk milletinin özüdür; Türk’ün temelidir.
Geleceğin Tarihçileri; bu yıl, bizleri ayrı bir sevinç, gururlandırdı sevindirdi.
Geleceğin tarih bilim insanları olma yolunda ilerleyen, pırlanta gibi iki genç; Ankara Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencilerinden Ahmet Baran Gülseven ve Hasan Kıztanır, şenliklere katılım göstererek incelemerini başladılar.
Türk’ün ayak izlerini, Yörük yaşantısını, gelenek ve göreneklerimizi gelecek nesillere aktarma gayretleri, bizler için kıvancı büyük bir müjde oldu.
Her biri, Atatürk’ün dediği gibi, “kıvılcımlar”dır. Eminiz ki onlar, yarının tarih profesörleri olacak; bu kutlu mirası daha da ileriye taşıyacaklardır.
Ayrıca;
Muratpaşa Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri, Değerli Müdiremiz Sevil Ata’nın bilgilendirmeleri sayesinde bizler de birçok konuda farkındalık kazandık.
Özellikle dergi ve broşür desteği için kendisine ve tüm ekibine gönülden teşekkür ediyoruz.
Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü:
Kadınlarımızın ve ailelerimizin yanında olmak için;
Tek ebeveynli ailelere danışmanlık,
Aile içi şiddeti önlemeye yönelik rehberlik,
Gerekli durumlarda ilgili kurumlara yönlendirme,
Kadınlara psiko-sosyal destek,
Sosyal hizmet danışmanlığıyla ihtiyaçlara uygun yönlendirme
gibi birçok hizmet sunuluyor...
Gelecek yıl buluşmak üzere, hoşçakalın
Saygı ve Selamlar
Dilber KöseUTEF,
Anadolu Güç Birliği,
Teke Yöresi Yörük Türkmen Federasyonu,
Teke Yöresi Avşar Yörükleri Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği