KENDİNE İYİ GEL🙋🏻♀
İnsan hergün kendine iyi gelecek birşeyler öğrenmeli..!
İnsan ;
Düşünce
Duygu
Beden olarak varlığı değerlendirir , anlam verir, duygu üretir eyleme geçer .Eylem olarak yapmak istediğini beden yapar.
Duygu ve düşünce olmasa beden kendi içinde işleyen sistem dışında bir eylem yapmaya muktedir değildir .
Kalkıp bir arkadaşı aramak bile bir düşünce ve duygunun eseridir .
Bir ihtiyacın harekete geçirdiği duygunun eylemidir.
Yani birbirimize duygusal olarak muhtacız .
Aslında bedeni duygu ve düşünceler yönetir .
Daha doğrusu kullanır .
Hiçbir eyleminiz yoktur ki içinde duygu ve düşünce olmasın . ( Bedenin kendi işleyişindeki eylemler ayrı )
Elinize bir sigara aldınız .
Yıllar öncesinde yaşadığınız bir duygunun sonucu yüklediğiniz bir anlam ile o bedene o sigarayı içirirsiniz.
Bedenin arzu ettiği birşey midir?
Elbette hayır.
O bedende barınan bir duygunun arzusudur.
Canınız bir yiyecek çeker.
Ve o yiyecekle ilgili bir duygusal kaydınız vardır ve sürekli yemek istersiniz.
Ve ben çikolatayı çok seviyorum dersiniz.
Sürekli kahve içersiniz ben kahveyi çok seviyorum dersiniz.
Oysa hepsinin altında duygusal bir bağımlılık vardır.
Daha doğrusu duygusal bir zorunluluk vardır.
Bağımlısı olduğunuz yiyecek ve içecekler en derindeki bastırılmış duygunuzu tarif eder.
Çikolata bağımlılığı ilişki sorunları için endişeli ve sevgiye ihtiyaç duyan kişilerde bağımlılık olarak ortaya çıkması daha olasıdır .
Tüm gençlerin elinde cips var .
Çıkardığı ses kıtırlık hissi
Dişlerinin arasında ezme ile çıkardığı ses öfkeyi boşaltır. Huzursuzluk onaylanma istediğini söylüyor olabilir.
Kahvesiz olmazzzzz …. diyenlerden iseniz;
İstemediğiniz birşeyi yapmakla ilgili tükenmişlik yaşıyor olabilir misiniz ?
Yaptığınız işe kızgınlık ve hayal kırıklığı yaşıyor olabilir misiniz..?
Bu soruları sorarak kahveyi elinizden almıyoruz önce sakin olun lütfen …
Çünkü bu duyguyu biliyorum ben de Türk kahvesini çok severdim.
Sadece sessiz bir köşede bunu düşünmenizi öneriyorum.
Sigara ve kahve insan bedenini oldukça toksik yapan maddelerden biridir.
Beden kendisine zarar verecek hiçbir şeyi canı çekmez. Canı çeken duygudur.
Bir duygu ile kodlanmıştır. Aslında o duygu beslenmek ister…
İçtiğinizde emin olun ki rahatlayan bedeniniz değildir.
Tam aksine içtikleriniz bedene toksin yükünü bırakmıştır.
Duyguların barındığı yer zihin değil bedendir.
Zihin sadece duyguların senaryosunu yazar.
Zihin bir olay yaşadığımızda bunun hikayesini yazmaya anlamlandırmaya sebep sonuç aramaya ve tekrar hatırlatmaya programlanmıştır.
Bunu şöyle anlayabilirsiniz.
İş yerinde bir arkadaşınız var ve duruşu bakışı yaptıkları söyledikleri ya da birlikte çalıştığınızda ki tutum ve davranışları sizi çok rahatsız ediyor.
Duyduğunuz rahatsızlık ile zihinde o kişi ile ilgili güvenilmez şöyle biri böyle biri diye bir senaryo üretebilirsiniz.
Peki bir gün geldi ve sizin çok zor durumda olduğunuz bir şeyden kurtardı.
Öylesine minnet duydunuz ki daha önceden o kişi ile ilgili bütün düşünceleriniz o anda tamamen değişebilir.
Neden? Çünkü duygunuz değişti.
Aslında hiç de düşündüğüm gibi biri değilmiş…
Evet değilmiş…
Çünkü o düşünce duygu gidince gitti.
O düşünce ile tanımladığınız kişi değil artık o saatten sonra.
Çünkü yerine yeni Duygu ve düşünce geldi..
İnsan duygu ve düşünceler skalası içerisinde gidip gelen onlarla karar veren onlarla doğru ve yanlışları belirleyen ve bunun da farkında olmayan bir varlıktır genelde.
Aslında sürekli değişken olan duygu ve düşüncelerin değişkenliğini dahi bağımlılıkları ile fark etmekte zorlanabilir.
Peki insan duygularını nasıl kontrol edebilir ve yönetebilir.?
Bunun için en önemli konulardan birisi bu bedene olabildiğince iyi bakmak.
Beden uyumadığında kafanızın içi çöp tenekesi gibi uyanabilirsiniz.
Bedenin ihtiyacı olan vitamin ve mineraller alınmamışsa beden kendi doğasını yaşayamaz.
Karaciğeri çok yoracak şekilde besleniyor ve toksin yükünüzü fazlaysa öfkeyi kontrol edemezsiniz.
Gün içerisinde sürekli ağzınıza bir şeyler atıştırıyor ve kan şekerinizi sürekli aşağı yukarı oynatıyorsanız duygusal dalgalanmanızı kontrol edemezsiniz.
Sürekli frekansı düşük olan yiyeceklerle besleniyor iseniz emin olun düşük frekanslı duygularla yaşıyorsunuz demektir.
Ve tabii ki karışık düşünceler ile…
Hani deriz ya Kendine iyi bak…
Sayfamın ve seminerlerimin adı da Kendine İyi Gel….!
Çünkü insan kendine iyi geleni bulup yapmadığında bunu kimse yapmıyor.
Kimse kalk spor yap demiyor
Kimse kalk nefes çalış demiyor
Kimse kalkıp sağlıklı beslen demiyor
Kimse kalkıp bedeninin ihtiyacı olan vitaminleri bedenine al demiyor.
Bazen yaptığımız hesaplar gerçekte kaybettiklerimize değmiyor.
Saçını boyatmak için onca kimyasalı alarak onlarca para verirken ihtiyacı olan bir vitamine para harcamak gereksiz gelebiliyor.
Ya da sigaraya verdiği parayı vitamine çeviriyor olsa belki bedende rahatlık sağlayacak fakat yapamıyor işte …?
Bunu yapılamıyor. Neden..?
Çünkü sigarayı içtiğimizde ya da saçı boyattığımızda yaşadığımız o duygunun şiddeti bir insanın kendine iyi bakması ile ilgili oluşturduğu duygudan daha yüksek…!
Çok iddialı bir şey söyleyeceğim.
Dolayısıyla insanın özgür iradesi yoktur.
İnsanı duyguları yönetir.
Beden neyi hangi duygu ile kodlamış ise attığı her adımda ve aldığı her kararda onlar söz sahibidir.
Bir sorun var ki kişi bunun farkında değildir…
Farkındalığımızın bol olması niyetiyle..
Kocaman sevgiler
Zelena Ayten Tekeci