Fosil yakıtlara aşırı bağımlılık nesillerin sağlığını tehlikeye atıyor
Hakemli tıp dergisi Lancet’in iklim değişikliğinin sağlık üzerine etkilerini incelediği yıllık raporu bu yıl, “Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım 2022: İnsan Sağlığı Fosil Yakıtların İnsafında” başlığıyla yayımlandı.
27. Birleşmiş Milletler Taraflar Konferansı (COP27) öncesinde yayınlanan rapor, aşırı sıcaklığın gıda güvensizliği, hane halkı hava kirliliği ve fosil yakıt endüstrisinin sağlıklı bir gelecekle uyumu üzerindeki etkisini 43 gösterge üzerinden ölçüyor.
Rapordaki bulgular, hükümetlerin ve şirketlerin mevcut ve gelecek nesillerin sağlığını ve hayatta kalmasını giderek daha fazla tehdit eden stratejiler izlemeye devam ettiğini ortaya koyuyor.
Fosil yakıt kullanımının yüksek oranda devam etmesi nedeniyle, küresel enerji sisteminin karbon yoğunluğundaki azalma 1992’deki seviyesine göre yüzde 1’in altında kaldı. Mevcut değişim hızıyla, enerji sisteminin tamamen karbondan arındırılmasının 150 yıl sürebileceği ve Paris Anlaşması kapsamında küresel ısınmanın 1,5 dereceyle sınırlandırılması hedefi giderek zorlaşacağı öngörülüyor.
Aralarında Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Meteoroloji Örgütü’nün bulunduğu 51 kurumdan 99 uzmanın çalışmalarını temsil eden rapor, University of College London tarafından yönetiliyor.
Ülkeler ve şirketler hala fosil yakıtlara öncelik veriyorFosil yakıtlar, hükümet ve şirketler tarafından sağlığa zarar verecek şekilde temiz enerji çözümlerine göre öncelikli görülüyor.
Raporda incelenen 86 hükümetten 69’u 2019’da 400 milyar dolar net fosil yakıt sübvansiyonu sağlarken, bu sübvansiyonlar ülkelerin 31’inde sağlık harcamalarının yüzde 10’unu, ülkelerin 5’inde ise yüzde 100’ünün üzerinde bulunuyor.
Dünyadaki en büyük 15 petrol ve gaz şirketinin mevcut stratejileri sera gazı üretimlerinin 2030’da yüzde 37, 2040’ta ise yüzde 103 artmasına yol açıyor ve bu şirketlerin emisyonlarını azaltmak üzere verdikleri taahhütleri yerine getirmediğini gösteriyor.
Fosil yakıt bağımlılığının sürmesi ve temiz enerjiye geçişteki gecikme nedeniyle, hana halkları kirli hava ya maruz kalıyor. Tehlikeli partikül madde konsantrasyonları (PM2.5) değerlendirilen 62 ülkede Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyesini 30 kat aşarak insan sağlığını tehlikeye atıyor.
Kovid-19 salgınına müdahale için harcanan 3,1 trilyon doların yaklaşık yüzde 30’unun sera gazı emisyonlarını ve hava kirliliğini azaltmak için yeterli olacağı hesaplanıyor.
Öte yandan, rapordaki endişe verici göstergelere rağmen mevcut enerji, hayat pahalılığı ve iklim krizlerine sağlık merkezli bir yanıt verilerek enerji şirketlerinin hızla temiz kaynaklara geçişini hızlandırabilir ve sağlıkta eşitliğin olduğu bir gelecek oluşturulmasını sağlayabilir.
Gıda güvensizliği, bulaşıcı hastalık ve ölüm riski artıyorSalgın, Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş, küresel enerji krizi ve hayat pahalılığının sağlık üzerindeki etkileri, fosil yakıt bağımlılığının devam etmesi nedeniyle daha da kötüleşiyor. Bu durum, gıda güvensizliği, bulaşıcı hastalıkların yayılması, sıcaklığa bağlı hastalıklar, enerji yoksulluğu ve hava kirliliğine maruz kalmaktan kaynaklanan ölüm risklerinin artmasına yol açıyor.
İklim değişikliğini giderek daha kötü hale getiren fosil yakıtların sağlık üzerindeki etkileri her ülkede güven sorununu gündeme taşıyor.
Aşırı sıcaklar 2020’de, 103 ülkede 1981-2010 yıllarına kıyasla 98 milyon daha fazla insanın orta ve şiddetli gıda güvensizliğinden etkilenmesine yol açtı.
Küresel kara alanının yüzde 29’u, 2012-2021 yıllarında 1951-1960 yıllarına göre her yıl daha fazla aşırı kuraklıktan etkilenerek insanları su ve gıda güvensizliği riskiyle karşı karşıya bıraktı.
Aşırı sıcaklar nedeniyle, 1986-2005 dönemine kıyasla 2012-2021 yıllarında bir yaş altındaki çocuklar toplam 600 milyon gün (çocuk başına 4,4 gün), 65 yaş üstü yetişkinler ise 3,1 milyar gün (kişi başına 3,2 gün) daha fazla sıcak hava dalgası yaşadı.
Sıcaklığa bağlı ölümler 2000-2004 dönemine göre 2017-2021 döneminde yüzde 68 artarken, insanların çok yüksek ve aşırı yüksek yangın tehlikesi günlerine maruz kalma oranı 2001-2004 ile 2018-2021 dönemleri kıyaslandığında ülkelerin yüzde 61’inde artış gösterdi.
Sıcaklığa maruz kalma geçen yıl dünyada 470 milyar potansiyel iş gücü saati kaybına yol açarken, düşük ve orta gelirli ülkelerin gayri safi yurt içi hasılasını ortalama yüzde 5,6 etkiledi ve hayat pahalılığı krizini kötüleştirdi.
Değişen ve kötüleşen iklim koşulları bulaşıcı hastalıklara da yansıdı. Sıtmanın bulaşması için uygun olan süre 1951-1960 dönemine göre 2012-2021 yıllarında Amerika’nın dağlık bölgelerinde yüzde 32,1, Afrika’da yüzde 15 arttı.
“İklim krizi bizi öldürüyor”Raporda görüşlerine yer verilen Lancet Geri Sayım İcra Direktörü Marina Romanello, bu yılki raporun dünyanın kritik bir kavşakta olduğunu gösterdiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Küresel fosil yakıt bağımlılığının çok sayıda küresel krizin ortasında sağlık zararlarını artırdığını, hane halklarını savunmasız, enerji yoksulluğuna ve tehlikeli seviyelerde hava kirliliğine maruz bıraktığını görüyoruz. Zorluklara rağmen, temiz enerji ve enerji verimliliğine hızlı bir geçişle acil eylemin hala milyonlarca insanın hayatını kurtarabileceğine dair açık kanıtlar var. Dünya çalkantı içindeyken, hükümetler ve şirketler sağlığı bu eşzamanlı krizlere verilecek uyumlu bir yanıtın merkezine koyma ve herkes için sağlıklı, güvenli bir gelecek sağlama fırsatına sahip.”
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ise “İklim krizi bizi öldürüyor. Sadece gezegenimizin sağlığını değil, zehirli hava kirliliği, azalan gıda güvenliği, daha yüksek bulaşıcı hastalık salgını, rekor düzeyde aşırı sıcaklar, kuraklık, seller ve daha fazlası yoluyla insanların sağlığını baltalıyor.” ifadelerini kullandı.
Guterres, fosil yakıt bağımlılığının bir an önce azaltılması ve yenilenebilir enerji ve iklim direnci için sağduyulu yatırımlar yapılması çağrısında bulundu.