SİN/SIN ÜSTÜNE
Güzel Türkçem, ince dilim
İlmek ilmek; türkü kilim
Türkçe sanat, Türkçe bilim
Türkçem bayrak, ülke gülüm
SİN/SIN ÜSTÜNE
Sin; kurgan, gömüt, mezar, kabir.
Sinkurdu. Yeni ölen insanların bağrını/ciğerini yediği düşünülen varlık, canavar. Bu inanış; Tengrici/ Şamanist inanç kültürden kalan, mezar tapınımıyla ilgili bir inanış.
Sinsi; gizli iş çeviren, kurnaz, hileci, güvenilmez kişi. Sinmek; saklanmak, gizlenmek.
Koku sinmek, kokusu sinmek.
Gözükmediği halde, her hangi bir nesneye sinen, burnumuzla duyumsadığımız koku.
Sindirim, hazım. Yemeği sindirmek, hazmetmek. Kötü bir durum veya olayla karşılaşınca, bu duruma içerlenmek, içine sindirememek, hazmedememek.
Sine; bağır, göğüs içi.
Bir güzel türkümüz de:
"Vur sineme öldür beni.." diye başlar.
Sindi/sındı; makas.
Sırpsındığı. Sırpsındığı Savaşı'nda (Sırp- sin- di- ği. Sindi- makas); Osmanlı ordusu, Sırpları sindinin içine alıp biçer. Sin- iş- mek; ağır ağır pişen yemek, lezzet özütlerini içine çekince, yemeğin kıvamı tam istenilen duruma gelir.
Sınav. Öğrencilerin bilgi durumunu ölçüp tartmak için yapılan deneme, gizli imtihan.
Sı- na- mak. Her hangi bir insanın gerçek niyetini anlayabilmek için; üstü örtük, dolaylı, gizliden yapılan yoklama, deneme.
Sın- a- ka- lı. Farklı farklı zamanlarda, farklı insanlarca uğursuzluğu test edilmiş; kötü olayların olduğu yer ve zamanlar anlatmak için kullanılır sınaka sözcüğü.
Sin/ sın kökünden türeyen tüm sözcüklerin öyküsünde gizlilik var gibi.Sinsi insanlardan kendimizi sakınmalıyız. Ben sinsi insanlara hiç güvenmem.
Himmet Cansız
Ekleme
Tarihi: 07 Haziran 2023 -Çarşamba
SİN/SIN ÜSTÜNE
Güzel Türkçem, ince dilim
İlmek ilmek; türkü kilim
Türkçe sanat, Türkçe bilim
Türkçem bayrak, ülke gülüm
SİN/SIN ÜSTÜNE
Sin; kurgan, gömüt, mezar, kabir.
Sinkurdu. Yeni ölen insanların bağrını/ciğerini yediği düşünülen varlık, canavar. Bu inanış; Tengrici/ Şamanist inanç kültürden kalan, mezar tapınımıyla ilgili bir inanış.
Sinsi; gizli iş çeviren, kurnaz, hileci, güvenilmez kişi. Sinmek; saklanmak, gizlenmek.
Koku sinmek, kokusu sinmek.
Gözükmediği halde, her hangi bir nesneye sinen, burnumuzla duyumsadığımız koku.
Sindirim, hazım. Yemeği sindirmek, hazmetmek. Kötü bir durum veya olayla karşılaşınca, bu duruma içerlenmek, içine sindirememek, hazmedememek.
Sine; bağır, göğüs içi.
Bir güzel türkümüz de:
"Vur sineme öldür beni.." diye başlar.
Sindi/sındı; makas.
Sırpsındığı. Sırpsındığı Savaşı'nda (Sırp- sin- di- ği. Sindi- makas); Osmanlı ordusu, Sırpları sindinin içine alıp biçer. Sin- iş- mek; ağır ağır pişen yemek, lezzet özütlerini içine çekince, yemeğin kıvamı tam istenilen duruma gelir.
Sınav. Öğrencilerin bilgi durumunu ölçüp tartmak için yapılan deneme, gizli imtihan.
Sı- na- mak. Her hangi bir insanın gerçek niyetini anlayabilmek için; üstü örtük, dolaylı, gizliden yapılan yoklama, deneme.
Sın- a- ka- lı. Farklı farklı zamanlarda, farklı insanlarca uğursuzluğu test edilmiş; kötü olayların olduğu yer ve zamanlar anlatmak için kullanılır sınaka sözcüğü.
Sin/ sın kökünden türeyen tüm sözcüklerin öyküsünde gizlilik var gibi.Sinsi insanlardan kendimizi sakınmalıyız. Ben sinsi insanlara hiç güvenmem.
Himmet Cansız
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.


