Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Kudret HARMANDA
Köşe Yazarı
Kudret HARMANDA
 

Çünkü biz bu vatanın bedduasını aldık !

Çünkü biz bu vatanın bedduasını aldık ! 24 Ocak 1980 kararları alındığında çocuktum. Cennet mekan babam "Bu sene çok zor geçecek ama ambarda yiyecek buğdayımız var." demişti. 5 Nisan 1994'te patlak veren Çiller krizinde rahmetli babam "Çıkacağız, zor ama imkansız değil. Şükür ambarımızda yiyecek azığımız var." demişti. 2001 yılında Ecevit-Sezer krizinde (hani meşhur anayasa kitapçığı havalarda uçuşurken) babam ağır hastaydı. Yine de umudunu kaybetmemiş; "Yiyecek ekmeğimiz var. Biraz sıkılırız ama yine de atlatırız." demişti. Rahmetliyi 2002'de 1 Kasım sabahında yolcu ettik ulu göçe. Ölmeden vasiyet etmişti; "Ata topraklarını ekin, dikin, boş bırakmayın. Ahuzarını almayın topraklarımızın. Onlar benim dedelerimi aç bırakmadı, beni aç bırakmadı. Ben sizleri bu topraklardan kalkan mahsullerle besledim, büyüttüm. Benim atalarımı, dedelerimi, anamı, babamı, kardeşlerimi ve beni besleyen bu topraklar sizleri de aç bırakmaz. Topraklarımıza sahip çıkın." Bugün yine bir daralma, yoksunluk çağına denk geldik. Bu öncekilerden daha şiddetli, daha ağır. Çünkü ambarlarımızda ata topraklarından kaldırdığımız buğdayımız, arpamız, nohutumuz, mercimeğimiz yok artık. Dışarıdan alır olduk. Topraklarımız boş kaldı. Atalarımızın öküzlerle, atlarla, eşeklerle bin bir güçlükle işleyip boş bırakmadığı topraklarımız boş kaldı. Daha da acısı, üç otuz kuruşa sattık topraklarımızı. Elbette bu daralma, bu yoksunluk bir şekilde geçecek, bitecek ama öncekiler gibi zor değil, zorun zoru geçecek. Çünkü biz bu vatanın bedduasını aldık !
Ekleme Tarihi: 02 Ağustos 2023 -Çarşamba

Çünkü biz bu vatanın bedduasını aldık !

Çünkü biz bu vatanın bedduasını aldık !

24 Ocak 1980 kararları alındığında çocuktum. Cennet mekan babam "Bu sene çok zor geçecek ama ambarda yiyecek buğdayımız var." demişti.

5 Nisan 1994'te patlak veren Çiller krizinde rahmetli babam "Çıkacağız, zor ama imkansız değil. Şükür ambarımızda yiyecek azığımız var." demişti.

2001 yılında Ecevit-Sezer krizinde (hani meşhur anayasa kitapçığı havalarda uçuşurken) babam ağır hastaydı. Yine de umudunu kaybetmemiş; "Yiyecek ekmeğimiz var.

Biraz sıkılırız ama yine de atlatırız." demişti. Rahmetliyi 2002'de 1 Kasım sabahında yolcu ettik ulu göçe.

Ölmeden vasiyet etmişti; "Ata topraklarını ekin, dikin, boş bırakmayın.

Ahuzarını almayın topraklarımızın.

Onlar benim dedelerimi aç bırakmadı, beni aç bırakmadı.

Ben sizleri bu topraklardan kalkan mahsullerle besledim, büyüttüm.

Benim atalarımı, dedelerimi, anamı, babamı, kardeşlerimi ve beni besleyen bu topraklar sizleri de aç bırakmaz. Topraklarımıza sahip çıkın."

Bugün yine bir daralma, yoksunluk çağına denk geldik.

Bu öncekilerden daha şiddetli, daha ağır.

Çünkü ambarlarımızda ata topraklarından kaldırdığımız buğdayımız, arpamız, nohutumuz, mercimeğimiz yok artık. Dışarıdan alır olduk.

Topraklarımız boş kaldı.

Atalarımızın öküzlerle, atlarla, eşeklerle bin bir güçlükle işleyip boş bırakmadığı topraklarımız boş kaldı.

Daha da acısı, üç otuz kuruşa sattık topraklarımızı.

Elbette bu daralma, bu yoksunluk bir şekilde geçecek, bitecek ama öncekiler gibi zor değil, zorun zoru geçecek. Çünkü biz bu vatanın bedduasını aldık !

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kalpgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.