Nasuf ABALI
Köşe Yazarı
Nasuf ABALI
 

* 10 * Yaşadığı bölgede kimsenin malına, namusuna, çevreye ve canlıya zarar vermez.

Yörüklük  * 10 *  !!! Yörükler, neslini sürdürmek, kendisinin ve neslinin varlığını korumak için kurallar ortaya koyan bir topluluktur. Yaşadığı bölgede kimsenin malına, namusuna, çevreye ve canlıya zarar vermez. Göçüp yerleştiği bölge insanıyla iyi geçinir. Çünkü bu kurallara uymazsa o bölgede barınamayacağını bilir. Konargöçer oldukları için çadırını kurduğu yerde mevsimi tamamlamak zorundadır. Çünkü yazın ortasında veya kış mevsiminin çetin koşulları esnasında başka bir bölgeye göçemez. Zaman zaman bölge insanıyla tabii ki kavgalar olur. Bazı zamanlarda devletin baskısı da olmuştur. Yörük bu baskılara katlanır. “Kol kırılır, yen içinde kalır; baş yarılır, fes içinde kalır” atasözü temel alınarak uyuşmazlıklar anlaşılmak suretiyle çözüme kavuşturulur. Yörük ile yerli topluluklar her ne kadar farklı kültüre sahip insanlar olsa da aynı milletin fertleridir. Kültürü, dili ve tarihsel geçmişi aynıdır. Anlaşmazlıklar, kavgalar, uyuşmazlıklar tabii ki olacaktır. Bunlar elbet çözülür. Fakat kavganın savaşa dönüştüğü kimi durumlar da olmuştur tarihimizde. Çözümün ancak mücadeleyle sağlanabildiği bu durumların başında Rum/Yunan çeteleri gelmiştir. Osmanlı’nın son dönemlerinde, ülkemizde hırsızlık, gasp, cinayet, ırza musallat olma ve bunun gibi olayları gerçekleştirmişler. Ülkemizi yönetenler acz içine girmişler. Yetkiyi elinde bulunduran makamlar devşirmelerin işgalinde. Velhasıl Yörükleri kara günler bekliyor. Rum çeteler iyice azmışlar. Yörük gençleri bu zulme dur demek zorunda kalmışlar. Rum çetelerini ve yerli işbirlikçilerini durdurmak için ilk önce bireysel husumetten cinayetler işleniyor. Karşılıklı işlenen bu cinayetlerde Yörükler suçlanıyor. Devletin temsilcileri, yakaladığını hapse atıyor. Bu haksızlıklar sonucu kendi malını, canını ve ırzını koruyan Yörükler suçlu duruma düşüyor. Onlar da birer birer dağa çıkıyor. Dağa çıkan bu insanlar kendi kurallarıyla örgütleniyorlar. Bundan cesaret alan halk için dağlar, vatanını sevenlerin buluşma yeri oluyor. Dadaloğlu’nun meşhur sözünü kendilerine slogan edinmişler: “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir”… Biz de onlara EFE diyoruz. Efelik haksızlığa, zulme, adaletsizliğe ve baskılara başkaldırıdır. Efe, zalimin karşısında, mazlumun yanında olandır. Efeler, devlete başkaldırmamışlardır. Kendilerine yapılan kansızlığa tepki olarak adaletin herkese eşit uygulanmadığından dağa çıkmışlardır. İyi ki de çıkmışlar. Ulusal Kurtuluş Savaşında ülkemizin kuruluşunda ve kurtuluşunda büyük görevler üstlenmişler.
Ekleme Tarihi: 12 Mayıs 2022 -Perşembe

* 10 * Yaşadığı bölgede kimsenin malına, namusuna, çevreye ve canlıya zarar vermez.

Yörüklük  * 10 *  !!! Yörükler, neslini sürdürmek, kendisinin ve neslinin varlığını korumak için kurallar ortaya koyan bir topluluktur. Yaşadığı bölgede kimsenin malına, namusuna, çevreye ve canlıya zarar vermez. Göçüp yerleştiği bölge insanıyla iyi geçinir. Çünkü bu kurallara uymazsa o bölgede barınamayacağını bilir. Konargöçer oldukları için çadırını kurduğu yerde mevsimi tamamlamak zorundadır. Çünkü yazın ortasında veya kış mevsiminin çetin koşulları esnasında başka bir bölgeye göçemez. Zaman zaman bölge insanıyla tabii ki kavgalar olur. Bazı zamanlarda devletin baskısı da olmuştur. Yörük bu baskılara katlanır. “Kol kırılır, yen içinde kalır; baş yarılır, fes içinde kalır” atasözü temel alınarak uyuşmazlıklar anlaşılmak suretiyle çözüme kavuşturulur. Yörük ile yerli topluluklar her ne kadar farklı kültüre sahip insanlar olsa da aynı milletin fertleridir. Kültürü, dili ve tarihsel geçmişi aynıdır. Anlaşmazlıklar, kavgalar, uyuşmazlıklar tabii ki olacaktır. Bunlar elbet çözülür. Fakat kavganın savaşa dönüştüğü kimi durumlar da olmuştur tarihimizde. Çözümün ancak mücadeleyle sağlanabildiği bu durumların başında Rum/Yunan çeteleri gelmiştir. Osmanlı’nın son dönemlerinde, ülkemizde hırsızlık, gasp, cinayet, ırza musallat olma ve bunun gibi olayları gerçekleştirmişler. Ülkemizi yönetenler acz içine girmişler. Yetkiyi elinde bulunduran makamlar devşirmelerin işgalinde. Velhasıl Yörükleri kara günler bekliyor. Rum çeteler iyice azmışlar. Yörük gençleri bu zulme dur demek zorunda kalmışlar. Rum çetelerini ve yerli işbirlikçilerini durdurmak için ilk önce bireysel husumetten cinayetler işleniyor. Karşılıklı işlenen bu cinayetlerde Yörükler suçlanıyor. Devletin temsilcileri, yakaladığını hapse atıyor. Bu haksızlıklar sonucu kendi malını, canını ve ırzını koruyan Yörükler suçlu duruma düşüyor. Onlar da birer birer dağa çıkıyor. Dağa çıkan bu insanlar kendi kurallarıyla örgütleniyorlar. Bundan cesaret alan halk için dağlar, vatanını sevenlerin buluşma yeri oluyor. Dadaloğlu’nun meşhur sözünü kendilerine slogan edinmişler: “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir”… Biz de onlara EFE diyoruz. Efelik haksızlığa, zulme, adaletsizliğe ve baskılara başkaldırıdır. Efe, zalimin karşısında, mazlumun yanında olandır. Efeler, devlete başkaldırmamışlardır. Kendilerine yapılan kansızlığa tepki olarak adaletin herkese eşit uygulanmadığından dağa çıkmışlardır. İyi ki de çıkmışlar. Ulusal Kurtuluş Savaşında ülkemizin kuruluşunda ve kurtuluşunda büyük görevler üstlenmişler.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kalpgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.