Güldana KAYA KAÇAR
Köşe Yazarı
Güldana KAYA KAÇAR
 

Karanlığın bittiği yer! Yıl döngüsüne dair..

Yıl Döngüsüne Dair... Bazı geceler vardır; karanlık sadece gökyüzünde değildir. İnsanın içinde de uzar, ağırlaşır, sessizleşir. 21 Aralık, yılın en uzun gecesi olarak bilinir. Oysa bu tarih, karanlığın kazandığı değil; kaybetmeye başladığı yerdir. Çünkü o geceden sonra günler uzar, güneş her sabah biraz daha erken doğar. Işık, acele etmeden ama kararlılıkla geri döner. İnsanlık bu değişimi yalnızca fark etmekle kalmadı; ona anlam da yükledi. Mevsimlerin döngüsünü, günlerin kısalıp uzamasını izledi. Çünkü doğa, insana her zaman bir şey anlatır. İlkbaharın gelişiyle birlikte kutlanan Nevruz ve Hıdrellez, bu anlatının en bilinen örnekleridir. Toprağın uyanışı, doğanın canlanması ve bereket beklentisi, yüzyıllardır insanları aynı duyguda buluşturur. Hasat zamanlarında buğdayın, üzümün, zeytinin özel bir anlam kazanması da aynı bilincin devamıdır. Bunların tümü, insanın doğaya duyduğu saygının ve şükrün ifadesidir. Bugün festival ya da şenlik adıyla anılan bu kutlamalar, aslında insanlığın yıl döngüsünü fark etme ve anlamlandırma çabasının izlerini taşır. Bu döngünün en sessiz ama en derin eşiği ise kış gündönümüdür. Gecenin en uzun olduğu bu zaman dilimi, karanlığın mutlaklığı değil; aydınlığın dönüş yoluna girdiği andır. Astronomik olarak bu süreç, güneşin yeryüzünde her gün biraz daha uzun süre görünmesi anlamına gelir. Daha fazla ışık, daha fazla ısı… Ve insan için daha fazla umut. İslam öncesi Orta Asya Türkleri, bu doğa olayını dikkatle izleyen toplulukların başında gelir. Güneşi yaşamın kaynağı olarak gören bu kültürde, kış gündönümü yeniden doğuşun başlangıcı kabul edilirdi. Bu anlayış Nardugan kavramıyla ifade edilir. “Nar” güneşi, “dugan” ise doğuşu anlatır. Nardugan, güneşin karanlığa karşı yeniden güç kazandığı zamanı simgeler. Bir bitişi değil, devamı ve yenilenmeyi anlatır. Bu dönemde insanlar yaşadıkları alanları temizler, yeni bir zamana hazırlanırdı. Çünkü dış dünyayı düzenlemeden önce insanın kendi içini arındırması gerektiğine inanılırdı. Karanlık ne kadar uzun sürerse sürsün, ışığın yolunu mutlaka bulacağı bilinirirdi. 21 Aralık’ta başlayan bu sessiz dönüş, 21 Mart’ta tamamlanır. Geceyle gündüz eşitlenir, bahar başlar, doğa uyanır. Kış boyunca sabırla beklenen ışık, bu kez yaşamın içine karışır. Belki bugün bu günleri eski adlarıyla kutlamıyoruz. Ama hâlâ aynı gerçeği biliyoruz: Karanlık kalıcı değildir. Ve her karanlığın bittiği bir yer vardır. Nargudan baayramımız kutlu olsun.
Ekleme Tarihi: 21 Aralık 2025 -Pazar

Karanlığın bittiği yer! Yıl döngüsüne dair..

Yıl Döngüsüne Dair...
Bazı geceler vardır; karanlık sadece gökyüzünde değildir.
İnsanın içinde de uzar, ağırlaşır, sessizleşir.
21 Aralık, yılın en uzun gecesi olarak bilinir. Oysa bu tarih, karanlığın kazandığı değil; kaybetmeye başladığı yerdir. Çünkü o geceden sonra günler uzar, güneş her sabah biraz daha erken doğar. Işık, acele etmeden ama kararlılıkla geri döner.
İnsanlık bu değişimi yalnızca fark etmekle kalmadı; ona anlam da yükledi. Mevsimlerin döngüsünü, günlerin kısalıp uzamasını izledi. Çünkü doğa, insana her zaman bir şey anlatır.
İlkbaharın gelişiyle birlikte kutlanan Nevruz ve Hıdrellez, bu anlatının en bilinen örnekleridir. Toprağın uyanışı, doğanın canlanması ve bereket beklentisi, yüzyıllardır insanları aynı duyguda buluşturur. Hasat zamanlarında buğdayın, üzümün, zeytinin özel bir anlam kazanması da aynı bilincin devamıdır. Bunların tümü, insanın doğaya duyduğu saygının ve şükrün ifadesidir.
Bugün festival ya da şenlik adıyla anılan bu kutlamalar, aslında insanlığın yıl döngüsünü fark etme ve anlamlandırma çabasının izlerini taşır.
Bu döngünün en sessiz ama en derin eşiği ise kış gündönümüdür. Gecenin en uzun olduğu bu zaman dilimi, karanlığın mutlaklığı değil; aydınlığın dönüş yoluna girdiği andır. Astronomik olarak bu süreç, güneşin yeryüzünde her gün biraz daha uzun süre görünmesi anlamına gelir. Daha fazla ışık, daha fazla ısı… Ve insan için daha fazla umut.
İslam öncesi Orta Asya Türkleri, bu doğa olayını dikkatle izleyen toplulukların başında gelir. Güneşi yaşamın kaynağı olarak gören bu kültürde, kış gündönümü yeniden doğuşun başlangıcı kabul edilirdi.
Bu anlayış Nardugan kavramıyla ifade edilir.
“Nar” güneşi, “dugan” ise doğuşu anlatır. Nardugan, güneşin karanlığa karşı yeniden güç kazandığı zamanı simgeler. Bir bitişi değil, devamı ve yenilenmeyi anlatır.
Bu dönemde insanlar yaşadıkları alanları temizler, yeni bir zamana hazırlanırdı. Çünkü dış dünyayı düzenlemeden önce insanın kendi içini arındırması gerektiğine inanılırdı. Karanlık ne kadar uzun sürerse sürsün, ışığın yolunu mutlaka bulacağı bilinirirdi.
21 Aralık’ta başlayan bu sessiz dönüş, 21 Mart’ta tamamlanır. Geceyle gündüz eşitlenir, bahar başlar, doğa uyanır. Kış boyunca sabırla beklenen ışık, bu kez yaşamın içine karışır.
Belki bugün bu günleri eski adlarıyla kutlamıyoruz.
Ama hâlâ aynı gerçeği biliyoruz:
Karanlık kalıcı değildir.
Ve her karanlığın bittiği bir yer vardır.
Nargudan baayramımız kutlu olsun.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kalpgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.