Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Dilber KÖSE
Köşe Yazarı
Dilber KÖSE
 

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI KONULU EĞİTİM

Bugün Muratpaşa Belediyesi Ana Hizmet Binası – Beyaz Salon’dayız. Konu başlığımız hepimizin içini acıtan ama konuşmamız gereken bir konu: Çocuk İhmali ve İstismarı. İhmal nedir? Yapmamız gerekeni yapmadığımızda ihmal ederiz. İstismar nedir? Yapmamamız gerekeni yaptığımızda, yani çocuğa zarar verdiğimizde de istismar etmiş oluruz. İhmal ve istismar o kadar çok şeyi içinde barındırır ki; anlamak da, anlatmak da bir o kadar zordur ve acı gerçeklerle doludur. ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI NEDİR? 0–18 yaş arası dönem çocukluk dönemi olarak tanımlanır. Bu dönemdeki çocukların beden veya ruh sağlığına zarar veren, gelişimini olumsuz etkileyen, kendisine bakmakla yükümlü kişi ya da kişiler tarafından zarar görmesi çocuk istismarı olarak adlandırılır. Kötü muamele; fiziksel, cinsel, duygusal istismar ve ihmal olmak üzere dört boyutta ele alınır. Bugün burada; Anadolu Güç Birliği, Avşar Eli, GENÇDER, Leman Gebizli, Teke Yöresi Avşar Yörükleri, Teke Yörük Türkmen Federasyonu , UTEF Federasyonu olarak ve bir çocuk annesi Dilber Köse şahsımda sizlerle aynı ortamda bulunmaktan onur duyuyorum... Konumuz, toplumun en masum ve en korunmaya muhtaç bireyleri: Çocuklarımız. Çocuk ihmali ve istismarı sadece bireysel bir suç değil, toplumsal bir yaradır. Bir çocuğun bedensel, ruhsal ya da duygusal olarak zarar görmesi, geleceğimizin zarar görmesi demektir. İstismar sadece fiziksel değildir; Duygusal ya da ihmalle de çocukların dünyası karartılabilir. Bu yüzden hepimize büyük görev düşüyor: Dinleyen, anlayan, koruyan bir toplum olmalıyız. Her çocuk güvenle büyümeyi hak eder. Unutmayalım; çocuğu korumak, insanlığı korumaktır. TCK Madde 278’e göre, istismarı görüp susmak suça ortak olmaktır. Bir çocuğun sessiz çığlığını duymak, hepimizin insanlık borcudur. ÇOCUK KİMDİR? Tanıma göre 18 yaşına kadar herkes çocuktur. Çocuk, korunmaya, sevilmeye ve görünmeye hakkı olan bir insandır. Çocuk istismarı, bir yetişkinin bilerek ya da bilmeyerek çocuğun sağlığını, gelişimini veya güvenliğini olumsuz etkileyen davranışlardır. İhmal ise, çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmaması hâlidir. Yani; Yapılması gerekeni yapmamak “ihmal”, Yapılmaması gerekeni yapmak “istismar”dır. Rahmetli Doğan Cüceloğlu hocamızın da dediği gibi: “Çocuğun işi oyun oynamaktır. Anne ve babanın görevi, çocuğun ihtiyaçlarını yerinde ve zamanında vermektir.” Kendisine rahmetle anıyor, bize kattığı değerler için minnet duyuyorum. ACI GERÇEKLER VE VAKALAR Ne yazık ki Türkiye’de her 3-4 çocuktan biri, yaşamı boyunca bir tür ihmal veya istismara maruz kalmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre çocuklara yönelik kötü muamelenin 4 ana türü vardır: Fiziksel istismar Cinsel istismar Duygusal istismar İhmal Fiziksel istismar, çocuğa zarar veren ya da zarar verme olasılığı bulunan güç kullanımıdır; vurma, sarsma, yakma, cezalandırma gibi davranışlar buna girer. Şiddet, disiplin değildir. Şiddet; korku, değersizlik ve güvensizlik öğretir. Cinsel istismar, çocuğun anlamadığı, onay veremediği, gelişimsel olarak hazır olmadığı bir cinsel eyleme dahil edilmesidir. Ne acı ki, sadece 2023 yılında Türkiye’de 40.000’den fazla yeni çocuk istismarı dosyası açılmıştır. Duygusal istismar, çocuğun ruhsal bütünlüğünü zedeler. Sürekli eleştirmek, korkutmak, kıyaslamak ya da sevgiden mahrum bırakmak duygusal istismardır. Fiziksel iz bırakmaz ama en derin yarayı açar. İhmal, çocuğun temel ihtiyaçlarının ; beslenme, barınma, sevgi ve eğitim karşılanmamasıdır. Görünmezdir ama en kalıcı izleri bırakır. Bir çocuk unutulduğunda, yalnız bırakılmış olur. ÜLKEMİZDEN ACI ÖRNEKLER Müslüme Yağal – 3 yaşında, Mersin Gülnar’da kayboldu, cansız bedeni bulundu. Narin Güran – 8 yaşında, 19 gün sonra derede ölü bulundu. Tekirdağlı N.G. – Ailesi tarafından yıllarca istismara uğradı, son anda kurtarıldı. Antalya’da okul servisinde unutulan 4 yaşındaki çocuk ihmaller zincirinin sembolü. Bursa’da engelli çocuğa şiddet, personel tutuklandı, kurum kapatıldı. Savunmasız bir çocuğa vurulan her tokat, insanlığın yüzüne iner... 6 Şubat depreminin ardından kimliksiz bulunan çocuklar, afetlerin yıkım getirdiğini, ihmallerin ise kaybı kalıcılaştırdığını bir kez daha gösterdi. Bir çocuk konuşuyorsa, ilk yapmamız gereken inanmak olmalıdır. Çocuklar çoğu zaman doğrudan anlatmaz; beden dili, oyunları veya çizimleriyle anlatırlar. “Babam geceleri beni uyutmuyor” diyorsa, orada hem ihmal hem istismar vardır. İSTATİSTİKLER Vakaların %63,5’i ev ortamında, %12’si okul çevresinde, %15’i akraba ya da yakın çevrede yaşanıyor. Fail çoğu zaman çocuğun tanıdığı kişidir. İstismara uğrayan çocukların çoğu 11–14 yaş aralığındadır, ancak mağdurların %25’i 7 yaşın altındadır. Belirtiler: Uyku bozuklukları, kabuslar Alt ıslatma, korku, içe kapanma Okul başarısında ani düşüş Yaşına uygun olmayan davranışlar Her biri bir yardım çağrısı olabilir. NE YAPABİLİRİZ? Çocuğu dinleyin, inanın, yargılamayın. Şüphe duyduğunuzda ALO 183’ü arayın. Çocuklara “HAYIR” demeyi öğretin. Her çocuk için güvenli bir yetişkin olun. KORUYUCU ÖNLEMLER Okullarda farkındalık ve beden güvenliği eğitimleri artırılmalı. Çocuk İzlem Merkezleri yaygınlaştırılmalı. Medya, istismarı sansasyon değil farkındalık konusu olarak ele almalı. Toplumun her kesimi çocuk koruma sorumluluğunu paylaşmalıdır. ADALET VE FARKINDALIK Ne yazık ki çocuk istismarı davalarında beraat oranları yükselmiştir. 2023’te davaların yaklaşık %45’i beraat ile sonuçlanmıştır. Bu, suçsuzluk değil; sistemin yetersizliğidir. Delil yetersizliği, gecikmiş bildirimler, çocuğun travma kaynaklı tutarsız anlatımları gerçeği gölgelememelidir. Çocuğun beyanı esastır. Bir çocuğun “bağırmadı, ses çıkarmadı” kendisi istedi, denilerek susturulması, ikinci bir istismardır. KURUMSAL DESTEKLER Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürümüz Sevil ATA, Sosyal Hizmet Uzmanı Gülsen ERTŌR, Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Mustafa Demir, Ali Güleşir, Asya Bağcı, Mustafa Yılmaz, Hüseyin Okan Çetin ve Psikoloğ Doğa Selçuk; Her çocuk, ihmal ya da istismar karşısında farklı tepkiler verir. Nasıl ki biz yetişkinlerin olaylara verdiği tepkiler birbirinden farklıysa, çocukların da yaşadıkları durumlara verdikleri tepkiler aynı değildir. Çevremizde ya da haberlerde duyduğumuz belirtileri kendi çocuğumuzda görmüyor olmamız, hiçbir sorun olmadığı anlamına gelmez. Her çocuk yaşadığı zorlukları kendi diliyle ifade eder: Kimi çocuk bir cümlesiyle, kimi bedensel değişikliklerle, kimi ise anlam veremediği duygularla çatışma hâlinde olarak yardım ister. Yeter ki biz bu çağrıyı fark edebilelim. Eğer bir çocuk haftanın belirli günlerinde huzursuzluk yaşıyor, mide ağrılarından şikâyet ediyor ya da sürekli “hasta” olduğunu söylüyorsa, orada bir durup düşünmeliyiz. “Hasta değilsin, hadi okula” demek yerine; “Bu çocuk neden her hafta belirli günlerde böyle davranıyor?” diye kendimize sormalıyız. Acaba bu çocuk hangi durumdan kaçıyor? Bu sorunun cevabını ararken önce biz yetişkinler düşünmeliyiz. Servis şoförü mü değişti? Servisteki yardımcı kişi mi farklı? Farklı bir güzergâh mı izleniyor? Okulda o gün ders programında bir değişiklik mi var? O derslere hangi öğretmenler giriyor? Akran zorbalıklarına mi maruz kalmaktadır? Bu soruların yanıtlarını bir kez bile ciddi şekilde ele almak, olası bir yanlış gidişatın önüne geçebilir. Unutmayın, çocuğu dinlemek her zaman çözümün ilk adımıdır dediler. Muratpaşa Belediyesi’nin bu alandaki çalışmalarını başarılarını takdirle karşılıyor, ayr ayrı teşekkür ediyoruz. Bu merkezlerde, şiddete maruz kalan kadınlara ve çocuklara yönelik psikolojik danışmanlık, yönlendirme ve koruma hizmetleri verilmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışıyla, her bireye eşit imkanlar sunulmaktadır. Son Söz Unutmayalım ki, bir çocuğun sessizliği en yüksek çığlıktır. Bir yetişkin fark ettiğinde, bir hayat kurtulur. Her fark ediş, bir çocuğu karanlıktan aydınlığa taşır. Çocukları korumak, insanlığın en sade ama en büyük görevidir. Her birimiz, anlatılanlardan ders çıkararak; gördüklerimizi paylaşmalı, farkındalığı artırmalı, ve elimizden geleni yapmalıyız. Anadolu Güç Birliği, GENÇDER, Avşar Eli, Teke Yöresi Avşar Yörükleri, Leman Gebizli, Teke Yörük Türkmen Federasyonu ve UTEF Federasyonu adına. Dilber Köse
Ekleme Tarihi: 20 Ekim 2025 -Pazartesi

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI KONULU EĞİTİM

Bugün Muratpaşa Belediyesi Ana Hizmet Binası – Beyaz Salon’dayız.
Konu başlığımız hepimizin içini acıtan ama konuşmamız gereken bir konu:
Çocuk İhmali ve İstismarı.
İhmal nedir?
Yapmamız gerekeni yapmadığımızda ihmal ederiz.
İstismar nedir?
Yapmamamız gerekeni yaptığımızda, yani çocuğa zarar verdiğimizde de istismar etmiş oluruz.
İhmal ve istismar o kadar çok şeyi içinde barındırır ki; anlamak da, anlatmak da bir o kadar zordur ve acı gerçeklerle doludur.
ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI NEDİR?
0–18 yaş arası dönem çocukluk dönemi olarak tanımlanır.
Bu dönemdeki çocukların beden veya ruh sağlığına zarar veren, gelişimini olumsuz etkileyen, kendisine bakmakla yükümlü kişi ya da kişiler tarafından zarar görmesi çocuk istismarı olarak adlandırılır.
Kötü muamele; fiziksel, cinsel, duygusal istismar ve ihmal olmak üzere dört boyutta ele alınır.
Bugün burada;
Anadolu Güç Birliği, Avşar Eli,
GENÇDER, Leman Gebizli, Teke Yöresi Avşar Yörükleri, Teke Yörük Türkmen Federasyonu , UTEF Federasyonu olarak ve bir çocuk annesi Dilber Köse şahsımda sizlerle aynı ortamda bulunmaktan onur duyuyorum...
Konumuz, toplumun en masum ve en korunmaya muhtaç bireyleri: Çocuklarımız.
Çocuk ihmali ve istismarı sadece bireysel bir suç değil, toplumsal bir yaradır.
Bir çocuğun bedensel, ruhsal ya da duygusal olarak zarar görmesi, geleceğimizin zarar görmesi demektir.
İstismar sadece fiziksel değildir;
Duygusal ya da ihmalle de çocukların dünyası karartılabilir.
Bu yüzden hepimize büyük görev düşüyor:
Dinleyen, anlayan, koruyan bir toplum olmalıyız.
Her çocuk güvenle büyümeyi hak eder.
Unutmayalım; çocuğu korumak, insanlığı korumaktır.
TCK Madde 278’e göre, istismarı görüp susmak suça ortak olmaktır.
Bir çocuğun sessiz çığlığını duymak, hepimizin insanlık borcudur.
ÇOCUK KİMDİR?
Tanıma göre 18 yaşına kadar herkes çocuktur.
Çocuk, korunmaya, sevilmeye ve görünmeye hakkı olan bir insandır.
Çocuk istismarı, bir yetişkinin bilerek ya da bilmeyerek çocuğun sağlığını, gelişimini veya güvenliğini olumsuz etkileyen davranışlardır.
İhmal ise, çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmaması hâlidir.
Yani;
Yapılması gerekeni yapmamak “ihmal”,
Yapılmaması gerekeni yapmak “istismar”dır.
Rahmetli Doğan Cüceloğlu hocamızın da dediği gibi:
“Çocuğun işi oyun oynamaktır. Anne ve babanın görevi, çocuğun ihtiyaçlarını yerinde ve zamanında vermektir.”
Kendisine rahmetle anıyor, bize kattığı değerler için minnet duyuyorum.
ACI GERÇEKLER VE VAKALAR
Ne yazık ki Türkiye’de her 3-4 çocuktan biri, yaşamı boyunca bir tür ihmal veya istismara maruz kalmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre çocuklara yönelik kötü muamelenin 4 ana türü vardır:
Fiziksel istismar
Cinsel istismar
Duygusal istismar
İhmal
Fiziksel istismar, çocuğa zarar veren ya da zarar verme olasılığı bulunan güç kullanımıdır;
vurma, sarsma, yakma, cezalandırma gibi davranışlar buna girer.
Şiddet, disiplin değildir. Şiddet; korku, değersizlik ve güvensizlik öğretir.
Cinsel istismar, çocuğun anlamadığı, onay veremediği, gelişimsel olarak hazır olmadığı bir cinsel eyleme dahil edilmesidir.
Ne acı ki, sadece 2023 yılında Türkiye’de 40.000’den fazla yeni çocuk istismarı dosyası açılmıştır.
Duygusal istismar, çocuğun ruhsal bütünlüğünü zedeler.
Sürekli eleştirmek, korkutmak, kıyaslamak ya da sevgiden mahrum bırakmak duygusal istismardır.
Fiziksel iz bırakmaz ama en derin yarayı açar.
İhmal, çocuğun temel ihtiyaçlarının ; beslenme, barınma, sevgi ve eğitim karşılanmamasıdır.
Görünmezdir ama en kalıcı izleri bırakır.
Bir çocuk unutulduğunda, yalnız bırakılmış olur.
ÜLKEMİZDEN ACI ÖRNEKLER
Müslüme Yağal – 3 yaşında, Mersin Gülnar’da kayboldu, cansız bedeni bulundu.
Narin Güran – 8 yaşında, 19 gün sonra derede ölü bulundu.
Tekirdağlı N.G. – Ailesi tarafından yıllarca istismara uğradı, son anda kurtarıldı.
Antalya’da okul servisinde unutulan 4 yaşındaki çocuk ihmaller zincirinin sembolü.
Bursa’da engelli çocuğa şiddet, personel tutuklandı, kurum kapatıldı.
Savunmasız bir çocuğa vurulan her tokat, insanlığın yüzüne iner...
6 Şubat depreminin ardından kimliksiz bulunan çocuklar, afetlerin yıkım getirdiğini, ihmallerin ise kaybı kalıcılaştırdığını bir kez daha gösterdi.
Bir çocuk konuşuyorsa, ilk yapmamız gereken inanmak olmalıdır.
Çocuklar çoğu zaman doğrudan anlatmaz; beden dili, oyunları veya çizimleriyle anlatırlar.
“Babam geceleri beni uyutmuyor” diyorsa, orada hem ihmal hem istismar vardır.
İSTATİSTİKLER
Vakaların
%63,5’i ev ortamında,
%12’si okul çevresinde,
%15’i akraba ya da yakın çevrede yaşanıyor.
Fail çoğu zaman çocuğun tanıdığı kişidir.
İstismara uğrayan çocukların çoğu 11–14 yaş aralığındadır,
ancak mağdurların %25’i 7 yaşın altındadır.
Belirtiler:
Uyku bozuklukları, kabuslar
Alt ıslatma, korku, içe kapanma
Okul başarısında ani düşüş
Yaşına uygun olmayan davranışlar
Her biri bir yardım çağrısı olabilir.
NE YAPABİLİRİZ?
Çocuğu dinleyin, inanın, yargılamayın.
Şüphe duyduğunuzda ALO 183’ü arayın.
Çocuklara “HAYIR” demeyi öğretin.
Her çocuk için güvenli bir yetişkin olun.
KORUYUCU ÖNLEMLER
Okullarda farkındalık ve beden güvenliği eğitimleri artırılmalı.
Çocuk İzlem Merkezleri yaygınlaştırılmalı.
Medya, istismarı sansasyon değil farkındalık konusu olarak ele almalı.
Toplumun her kesimi çocuk koruma sorumluluğunu paylaşmalıdır.
ADALET VE FARKINDALIK
Ne yazık ki çocuk istismarı davalarında beraat oranları yükselmiştir.
2023’te davaların yaklaşık %45’i beraat ile sonuçlanmıştır.
Bu, suçsuzluk değil; sistemin yetersizliğidir.
Delil yetersizliği,
gecikmiş bildirimler,
çocuğun travma kaynaklı tutarsız anlatımları gerçeği
gölgelememelidir.
Çocuğun beyanı esastır.
Bir çocuğun “bağırmadı, ses çıkarmadı” kendisi istedi, denilerek susturulması, ikinci bir istismardır.
KURUMSAL DESTEKLER
Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürümüz Sevil ATA,
Sosyal Hizmet Uzmanı Gülsen ERTŌR,
Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Mustafa Demir, Ali Güleşir, Asya Bağcı, Mustafa Yılmaz, Hüseyin Okan Çetin ve Psikoloğ Doğa Selçuk;
Her çocuk, ihmal ya da istismar karşısında farklı tepkiler verir.
Nasıl ki biz yetişkinlerin olaylara verdiği tepkiler birbirinden farklıysa, çocukların da yaşadıkları durumlara verdikleri tepkiler aynı değildir.
Çevremizde ya da haberlerde duyduğumuz belirtileri kendi çocuğumuzda görmüyor olmamız, hiçbir sorun olmadığı anlamına gelmez.
Her çocuk yaşadığı zorlukları kendi diliyle ifade eder:
Kimi çocuk bir cümlesiyle, kimi bedensel değişikliklerle, kimi ise anlam veremediği duygularla çatışma hâlinde olarak yardım ister.
Yeter ki biz bu çağrıyı fark edebilelim.
Eğer bir çocuk haftanın belirli günlerinde huzursuzluk yaşıyor, mide ağrılarından şikâyet ediyor ya da sürekli “hasta” olduğunu söylüyorsa, orada bir durup düşünmeliyiz.
“Hasta değilsin, hadi okula” demek yerine;
“Bu çocuk neden her hafta belirli günlerde böyle davranıyor?” diye kendimize sormalıyız.
Acaba bu çocuk hangi durumdan kaçıyor?
Bu sorunun cevabını ararken önce biz yetişkinler düşünmeliyiz.
Servis şoförü mü değişti?
Servisteki yardımcı kişi mi farklı?
Farklı bir güzergâh mı izleniyor?
Okulda o gün ders programında bir değişiklik mi var?
O derslere hangi öğretmenler giriyor?
Akran zorbalıklarına mi maruz kalmaktadır?
Bu soruların yanıtlarını bir kez bile ciddi şekilde ele almak, olası bir yanlış gidişatın önüne geçebilir.
Unutmayın, çocuğu dinlemek her zaman çözümün ilk adımıdır dediler.
Muratpaşa Belediyesi’nin bu alandaki çalışmalarını başarılarını takdirle karşılıyor, ayr ayrı teşekkür ediyoruz.
Bu merkezlerde, şiddete maruz kalan kadınlara ve çocuklara yönelik psikolojik danışmanlık, yönlendirme ve koruma hizmetleri verilmektedir.
Toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışıyla, her bireye eşit imkanlar sunulmaktadır.
Son Söz
Unutmayalım ki,
bir çocuğun sessizliği en yüksek çığlıktır.
Bir yetişkin fark ettiğinde, bir hayat kurtulur.
Her fark ediş, bir çocuğu karanlıktan aydınlığa taşır.
Çocukları korumak, insanlığın en sade ama en büyük görevidir.
Her birimiz, anlatılanlardan ders çıkararak; gördüklerimizi paylaşmalı, farkındalığı artırmalı,
ve elimizden geleni yapmalıyız.
Anadolu Güç Birliği, GENÇDER,
Avşar Eli, Teke Yöresi Avşar Yörükleri, Leman Gebizli,
Teke Yörük Türkmen Federasyonu
ve UTEF Federasyonu adına.
Dilber Köse
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kalpgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.