Sevgili Yılmaz Özdil,
Mümkünse, aşağıdaki konuya da değinebilirseniz çok seviniriz.
Yurtdışında yaşayan gurbetçilerimizin oy kullanmaması gerektiğini söyleyenlerin yanı sıra, “Gurbetçiler Türkiye’ye girişte ayak bastı parası olarak 500 Euro ödesinler” diyenlerden biri de Erol Mütercimler olmuş. Bu nasıl bir anlayıştır?
Oysa gurbetçi insanlarımızın Türkiye’ye olan katkıları azımsanamayacak kadar büyüktür. 1975–2000 yılları arasında gurbetçilerimizin Türkiye ekonomisine katkısı — edindikleri mülkler, yakınlarına yaptıkları yardımlar, Türkiye’deki bankalara yatırdıkları birikimler ve ülkemizde geçirdikleri tatillerle birlikte — resmî rakamlara göre 500 milyar dolar civarındadır.
Daha ne yapsın gurbetçi?
Ama ne yazık ki, bazı kişiler utanmadan çıkıp “Yurtdışında yaşayanlar Türkiye’de seçimlerde oy kullanmasın” diyebiliyor.
Bu söylemleri ilk dile getirenlerden birinin gazeteci Deniz Zeyrek olduğu söyleniyor. Ardından, Şubat 2025’te Fatih Altaylı da bu düşünceye katılmış.
Sanki Türkiye onların özel mülküymüş gibi konuşuyorlar!
Ben bu konuda Fatih Altaylı’ya yanıt vermiştim. Şimdi kendisi Silivri’de tutuklu olduğundan, konunun üzerine yeniden yazamadım. Ancak bu durum, ona yönelik dayanışma duygumu da değiştirmiyor.
Asıl dertleri şu: Almanya’daki Türk seçmenlerin %50’den fazlası AKP’ye oy veriyormuş.
Peki o zaman Yozgat’ı ve Yozgat gibi 36 ili nereye koyacağız? Onları da Türkiye’nin dışına mı çıkaracağız?
Bu nasıl bir “aydın” anlayışı, nasıl bir demokrasi bilinci?
Yurtdışındaki vatandaşlarımızı cemaatlerin eline bırakırsanız, başka ne bekliyorsunuz?
İsteğe bağlı olarak Türkçe ve Türk Kültürü derslerine giden çocuklarımızın sayısının 8–10 katı, Kur’an kurslarına gönderiliyor. En azından Lübeck’te durum bu şekilde.
Burada suç yalnızca vatandaşta mı?
Yıllardır artan yabancı düşmanlığı karşısında, vatandaş kendini yalnız ve sahipsiz hissediyor. Mölln ve Solingen olayları hâlâ hafızalarda. INSA’nın son araştırmasına göre AfD’nin oy oranı %26,5. Bu, düşüncesini açıkça ifade edenlerin oranı. Bir de sessiz kalan %10–15’i eklerseniz, tablo çok daha çarpıcı hale geliyor.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’deki seçimlerde oy kullanması, onların vatanlarıyla bağlarını güçlendiriyor.
Ama bizim “tatlı su aydınlarımız” bunu ne bilir, ne anlar!
Onlarda hep aynı kıskançlık:
“Sende var, bende neden yok?”
Çağdaş, çoğulcu ve katılımcı demokrasilerde, yurtdışında yaşayan vatandaşlar ya sandıkla ya da mektupla ülkelerinin kaderine katkı sunabiliyorlar.
Peki bizde neden bu hak kıskanılıyor, neden esirgeniyor?
Hadi oradan, hadi oradan…!
Sevgi ve selamlarımla,

Remzi Uysal
Lübeck, 18 Ekim 2025
